Bir Mürşidin Mektupları

Stok Kodu:
9789755745084
Boyut:
14.00x21.50
Sayfa Sayısı:
334
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
7
Basım Tarihi:
2016-12
Çeviren:
Mustafa Adaş
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
mecmü'at-i resail
9789755745084
559537
Bir Mürşidin Mektupları
Bir Mürşidin Mektupları
20.00

Şazeliyye'nin Fas'taki şubesi olan Darkaviyye tarikatının kurucusu ve mürşidi olan Şeyh el-Arabi ed-Darkavî 'nin yazdığı bu mektuplar çoğunlukla şifahî olarak kalan ve "amelî tasavvuf" diyebileceğimiz bir öğretiye aittir. Mektuplarında, müridanına/muhibbanına hatırlatmalarda bulunan Şeyh Darkavi, önce kendi nefsine, sonra müntesiplerine ve dostlarına bu mektuplar üzerinden verdiği öğütlerle, insanın gerek bedenini/zevahirini, gerekse kalbini/ruhunu/derûnunu terbiye etmeye yönelik tavsiyeler veriyor.

"Kadim zamanların fukarası nefslerini öldürecek ve kalplerine hayat verecek şeyi arıyorlardı; biz ise şimdi tam tersini yapıyoruz. Kalplerimizi öldürmenin ve nefslerimizi canlandırmanın peşinden koşuyoruz. Onlar heva ve heveslerinden kurtulmaya ve nefslerinin saltanatına son vermeye çalıştılar; bizim özlem duyduğumuz şey ise, şehevî arzularımızın tatmini ve benimizin kutsanması. Böylece sırtımızı kapıya, yüzümüzü de duvara çevirdik. Bunu size Cenab-ı Hakk'ın, nefsini öldürüp kalbine hayat veren kişiye rahmetinden bol bol ihsan ettiğini gördüğüm için söylüyorum. Biz kesinlikle daha azına razı olmuşuz; fakat ancak cahil insanlar yolculuklarının sonuna ulaşmadan itminan bulurlar"

Şazeliyye'nin Fas'taki şubesi olan Darkaviyye tarikatının kurucusu ve mürşidi olan Şeyh el-Arabi ed-Darkavî 'nin yazdığı bu mektuplar çoğunlukla şifahî olarak kalan ve "amelî tasavvuf" diyebileceğimiz bir öğretiye aittir. Mektuplarında, müridanına/muhibbanına hatırlatmalarda bulunan Şeyh Darkavi, önce kendi nefsine, sonra müntesiplerine ve dostlarına bu mektuplar üzerinden verdiği öğütlerle, insanın gerek bedenini/zevahirini, gerekse kalbini/ruhunu/derûnunu terbiye etmeye yönelik tavsiyeler veriyor.

"Kadim zamanların fukarası nefslerini öldürecek ve kalplerine hayat verecek şeyi arıyorlardı; biz ise şimdi tam tersini yapıyoruz. Kalplerimizi öldürmenin ve nefslerimizi canlandırmanın peşinden koşuyoruz. Onlar heva ve heveslerinden kurtulmaya ve nefslerinin saltanatına son vermeye çalıştılar; bizim özlem duyduğumuz şey ise, şehevî arzularımızın tatmini ve benimizin kutsanması. Böylece sırtımızı kapıya, yüzümüzü de duvara çevirdik. Bunu size Cenab-ı Hakk'ın, nefsini öldürüp kalbine hayat veren kişiye rahmetinden bol bol ihsan ettiğini gördüğüm için söylüyorum. Biz kesinlikle daha azına razı olmuşuz; fakat ancak cahil insanlar yolculuklarının sonuna ulaşmadan itminan bulurlar"

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat