Kuytuda saklanmış bir zaman dilimi. Aklımda sadece ak sakallı, beyaz iskarpinli, yaşına göre oldukça şık giyinmiş bir adam. Bir küçük kıza, hayatının bir döneminde onunla görüşmeyi nasip etmiş kader. Cahil cesaretiyle yanına gidip, ellerini öptükten sonra, diyor ki üstadların üstadına; ”Bana büyükbabam dahi yazar diye sesleniyor. Galiba bir gün ben de sizin gibi yazar olacağım.” Derin sessizlik… Sonra gülüşmeler. Yaşlı adam ise kızın acemiliğini, edepde eksikliğini umursamayacak kadar ciddi ve nezih. Sesi salonda basamak basamak yükselirken gülümsüyor. “Desene, demek ki bir gün aynı trenin yolcusuyuz!”
Kuytuda saklanmış bir zaman dilimi. Aklımda sadece ak sakallı, beyaz iskarpinli, yaşına göre oldukça şık giyinmiş bir adam. Bir küçük kıza, hayatının bir döneminde onunla görüşmeyi nasip etmiş kader. Cahil cesaretiyle yanına gidip, ellerini öptükten sonra, diyor ki üstadların üstadına; ”Bana büyükbabam dahi yazar diye sesleniyor. Galiba bir gün ben de sizin gibi yazar olacağım.” Derin sessizlik… Sonra gülüşmeler. Yaşlı adam ise kızın acemiliğini, edepde eksikliğini umursamayacak kadar ciddi ve nezih. Sesi salonda basamak basamak yükselirken gülümsüyor. “Desene, demek ki bir gün aynı trenin yolcusuyuz!”