Bir Sürekli İlkbahar, savaşların, yabancılaşmanın, gericiliğin azmış olduğu tarihsel bir ortamda; genç bir adamın bir kıza olan karşılıksız aşkını ve bu durumun yarattığı ruh hallerini, zihin durumlarını, öfke ve sevinç nöbetlerini anlatıyor. Ama ayzarı bu öyküyü anlatmaya yemin ettiğinden, tarihe karşı da sorumlu olduğundan, dediği şey şu oluyor: Bu ruh halleri, gelip geçici, uçucu varoluş; maddi hayattan daha ciddiyetsiz bir şey değil, çok daha üstün bir şey, sözü edilmeye değer tek şeydir.
Bir Sürekli İlkbahar, savaşların, yabancılaşmanın, gericiliğin azmış olduğu tarihsel bir ortamda; genç bir adamın bir kıza olan karşılıksız aşkını ve bu durumun yarattığı ruh hallerini, zihin durumlarını, öfke ve sevinç nöbetlerini anlatıyor. Ama ayzarı bu öyküyü anlatmaya yemin ettiğinden, tarihe karşı da sorumlu olduğundan, dediği şey şu oluyor: Bu ruh halleri, gelip geçici, uçucu varoluş; maddi hayattan daha ciddiyetsiz bir şey değil, çok daha üstün bir şey, sözü edilmeye değer tek şeydir.