Yine beni bilinmezlere sürüklüyordu bu kavrayış. Sınırlarımı aşıyordu. Göz önünde olup bitenler, bir esrar perdesiyle, kesinlik ve sayısız şüpheler uyandırıyordu. Hiçbir şeyin izahını yapamıyordum. Duygu ve düşüncelerimin arasındaki bağlantılarım adeta kopmuştu. Bende artık hiçbir şey durduğu yerde değildi. Gerçek hayattan belirsiz bir rüya, bana Candaşlık yapıyordu. Nesnelere dokunamıyordum. Bu kaygısızlığa yatkın şaşkınlığıma hayret ediyordum. Kötülük, iyiliğin ağzından huysuzca gülüveriyor, her şey tersine dönmüş, nehirler ters akıyor, insanlar ters yüzüyordu. Dokunulan hiçbir şeyin sahiciliği yoktu. Nefes alma gücünü bulamıyordum. Boğazım düğümleniyor, etraftaki bütün nesneler sayıklıyor, bakıyor ve sinsice dinliyordu beni. Etrafıma baktığımda sanki herkes içimi okuyordu. Bendeki bu umutsuzluk, ölüm halindeki canlıların kayıtsızlığına çok yakındı.
Yine beni bilinmezlere sürüklüyordu bu kavrayış. Sınırlarımı aşıyordu. Göz önünde olup bitenler, bir esrar perdesiyle, kesinlik ve sayısız şüpheler uyandırıyordu. Hiçbir şeyin izahını yapamıyordum. Duygu ve düşüncelerimin arasındaki bağlantılarım adeta kopmuştu. Bende artık hiçbir şey durduğu yerde değildi. Gerçek hayattan belirsiz bir rüya, bana Candaşlık yapıyordu. Nesnelere dokunamıyordum. Bu kaygısızlığa yatkın şaşkınlığıma hayret ediyordum. Kötülük, iyiliğin ağzından huysuzca gülüveriyor, her şey tersine dönmüş, nehirler ters akıyor, insanlar ters yüzüyordu. Dokunulan hiçbir şeyin sahiciliği yoktu. Nefes alma gücünü bulamıyordum. Boğazım düğümleniyor, etraftaki bütün nesneler sayıklıyor, bakıyor ve sinsice dinliyordu beni. Etrafıma baktığımda sanki herkes içimi okuyordu. Bendeki bu umutsuzluk, ölüm halindeki canlıların kayıtsızlığına çok yakındı.