"Ekmel Denizer,"Bir Trakya Masalı"na şu cümle ile başlıyor; "Nedeni ne olursa olsun terk edilmiş bir evin ardında kalanlar, (Türkçem beni bağışlasın) beni hep bir melale sürüklemiştir." Bu, aynı zamanda melali anlayan nesilden biri olarak Denizer'in yazdıklarının anahtarı niteliğinde... Trakydnın geçmişine, yüzyılların ardında saklı duran kültürüne, çiçeğine böceğine ve tabii toprakla geçmişini, şimdisini ve geleceğini yoğuran insanına, arkadaş ve akranlarına göndermelerde bulunuyor. Uyanmadan az önce görülen bir düşün ardından nerelere gidilebileceğini de sünnet düğününde bir türlü üflemeyen sarhoş gırnatıcının yürek parçalayıcı yakarışını da anlatıyor. "Melarin aynasından bakarken anlattıkların. "ironi" ile de harmanlıyor. İşin güzel yanı da Rize doğumlu bir Karadenizli olmasına rağmen, anlattıklarına zaman ve mekan olarak Trakya'yı seçmesi. Antımında İstanbul Türkçesini kullanırken kişileri konuştururken Trakya ağzının inceliklerini yazıya taşıması..."
"Ekmel Denizer,"Bir Trakya Masalı"na şu cümle ile başlıyor; "Nedeni ne olursa olsun terk edilmiş bir evin ardında kalanlar, (Türkçem beni bağışlasın) beni hep bir melale sürüklemiştir." Bu, aynı zamanda melali anlayan nesilden biri olarak Denizer'in yazdıklarının anahtarı niteliğinde... Trakydnın geçmişine, yüzyılların ardında saklı duran kültürüne, çiçeğine böceğine ve tabii toprakla geçmişini, şimdisini ve geleceğini yoğuran insanına, arkadaş ve akranlarına göndermelerde bulunuyor. Uyanmadan az önce görülen bir düşün ardından nerelere gidilebileceğini de sünnet düğününde bir türlü üflemeyen sarhoş gırnatıcının yürek parçalayıcı yakarışını da anlatıyor. "Melarin aynasından bakarken anlattıkların. "ironi" ile de harmanlıyor. İşin güzel yanı da Rize doğumlu bir Karadenizli olmasına rağmen, anlattıklarına zaman ve mekan olarak Trakya'yı seçmesi. Antımında İstanbul Türkçesini kullanırken kişileri konuştururken Trakya ağzının inceliklerini yazıya taşıması..."