“Zihin mi bizi insan kılar, beden mi?”
Beyhan Gökbulut kırklı yaşlarına kadar bu sorunun cevabını bilmiyordu. Ama bir sabah uyandığında bedeninin onu yavaş yavaş terk etmeye başladığını hissetti. Önce sol eli, sonra diğerleri...
“Bedeninizi hareket ettiremeseydiniz kendinizi nasıl hissederdiniz?”
Bu kitap, Als hastalığıyla yaşamak zorunda olan bir kadının umuda ve umutsuzluğa yolculuğu.
Hayatta neleri kaçırıp kaçırmadığımızı fark edebilmek için, başka bir zihinle hayata bakabilmek için türlü zorluklarla kaleme alınmış bir kitap.
“Akıllı bir ağaca döndüm. Tek farkım, benim hareket etmek için rüzgar yerine insanlara ihtiyacım olması. Çok değil bir yıl önce çınar olmayı istemiştim. Sağlam, güçlü, yıllarca yaşayan bir çınar. O zamandan seçmişim nasıl yaşayacağımı. Bir ağaç üşümez miydi? Ben üşüyorum. Acıkmaz mı? Ben acıkıyorum. Acı çekiyorum. Kolum bacağım ağrıyor. Acaba bir ağacın aklı var mıdır? O da acı çeker mi? Acıkır mı? Dalları acır mı? Aslında güç olan, diğer insanların ağaç olmaması...”
“Zihin mi bizi insan kılar, beden mi?”
Beyhan Gökbulut kırklı yaşlarına kadar bu sorunun cevabını bilmiyordu. Ama bir sabah uyandığında bedeninin onu yavaş yavaş terk etmeye başladığını hissetti. Önce sol eli, sonra diğerleri...
“Bedeninizi hareket ettiremeseydiniz kendinizi nasıl hissederdiniz?”
Bu kitap, Als hastalığıyla yaşamak zorunda olan bir kadının umuda ve umutsuzluğa yolculuğu.
Hayatta neleri kaçırıp kaçırmadığımızı fark edebilmek için, başka bir zihinle hayata bakabilmek için türlü zorluklarla kaleme alınmış bir kitap.
“Akıllı bir ağaca döndüm. Tek farkım, benim hareket etmek için rüzgar yerine insanlara ihtiyacım olması. Çok değil bir yıl önce çınar olmayı istemiştim. Sağlam, güçlü, yıllarca yaşayan bir çınar. O zamandan seçmişim nasıl yaşayacağımı. Bir ağaç üşümez miydi? Ben üşüyorum. Acıkmaz mı? Ben acıkıyorum. Acı çekiyorum. Kolum bacağım ağrıyor. Acaba bir ağacın aklı var mıdır? O da acı çeker mi? Acıkır mı? Dalları acır mı? Aslında güç olan, diğer insanların ağaç olmaması...”