Birleşen Gönüller

Stok Kodu:
9786056555527
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
272
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786056555527
463777
Birleşen Gönüller
Birleşen Gönüller
16.00

Sevdiğini beklemek yormaz..

“Gurbet olmadan sıla olmaz...”

“Söz veriyorum... Ne olursa olsun döneceğim...”

Birleşen Gönüller, bir bekleyiş romanı. Gideni, gidilmesi gereken yeri, bekleyeni ve beklenileni anlatan çileyle çepeçevre sarmalanmış, sırtını yaşanmışlıkla beraber adanmışlığa yaslamış epik bir hikaye.

Birleşen Gönüller, 1940'lı yıllarda ‘Sovyet Rusya'sından, 1990'lı yıllara uzanan bir yol... Bu zorlu yolda yürüyen iki ayrı sevdanın; ne yılların, ne yolların durdurabildiği sevdaların hikayesi...

‘Sovyetler'in dağılması ile Anadolu'nun adanmışlarının, yıllardır baskı altında inleyen cumhuriyetlere bir avuç serin su yetiştirme misali koşmasıyla başlıyor roman. Masal ile yaşanan dünya iç içe geçiyor, hayal ile hakikat...

“Fidan gibi genç kızlar, filinta gibi delikanlılar niçin ana kuzusu denilecek yaşlarda gurbete gönüllü gidiyorlar?”

Birleşen Gönüller ağlatıyor, içimizi burkuyor ama “Bir Sırlı Anahtar” tutuşturmaya çalışıyor ellerimize.

Simurg Kuşu'nun kanatlarıyla Kaf Dağı'nın ardına kadar uzanan bu yolculuk, Kazakistan'da, Ahmed Yesevi'nin nefesinin dolaştığı topraklarda yeniden hayat buluyor. Türkiye'den Çimkent'e giden ve orada okul açmak,insanlara sevginin dilini öğretmek isteyen gençlerin yaşadıkları gurbetin ve umudun gergefinde şekilleniyor.

"İki kadının aşkı, iki dünyayı birleştirir, tarihi dün ile bugün çizgisinde buluşturup, bir gelceğe götürür.”

Cennet Ana'nın umudu ve hikayesi, Dilek'in umudu ve hikayesi ile birleşiyor. Cennet Ana'nın savaşın soğuk ikliminde dönmesini beklediği Niyaz'ın Türkiye'ye kadar uzanan öyküsü ve ikisinin dillere destan aşkı henüz tamamlanmayı beklemektedir. Dilek'in İstanbul'da başlayıp Kazakistan'da süre giden hikayesi gibi...

Sinema'da büyük bir beğeniyle karşılanan Birleşen Gönüller, bu kez Elif Mine Keskin'in kalemiyle yüreklere güçlü bir ağıt gibi çökerken, iyi hissettiren bir romana bürünüyor.

“Dünya kurma telaşına düşerken dünyasını unutmuşların hikayesi...”

“Ömrüm boyunca kendimi bu kadar yürekten adadığım bir davam oldu mu?"

Sevdiğini beklemek yormaz..

“Gurbet olmadan sıla olmaz...”

“Söz veriyorum... Ne olursa olsun döneceğim...”

Birleşen Gönüller, bir bekleyiş romanı. Gideni, gidilmesi gereken yeri, bekleyeni ve beklenileni anlatan çileyle çepeçevre sarmalanmış, sırtını yaşanmışlıkla beraber adanmışlığa yaslamış epik bir hikaye.

Birleşen Gönüller, 1940'lı yıllarda ‘Sovyet Rusya'sından, 1990'lı yıllara uzanan bir yol... Bu zorlu yolda yürüyen iki ayrı sevdanın; ne yılların, ne yolların durdurabildiği sevdaların hikayesi...

‘Sovyetler'in dağılması ile Anadolu'nun adanmışlarının, yıllardır baskı altında inleyen cumhuriyetlere bir avuç serin su yetiştirme misali koşmasıyla başlıyor roman. Masal ile yaşanan dünya iç içe geçiyor, hayal ile hakikat...

“Fidan gibi genç kızlar, filinta gibi delikanlılar niçin ana kuzusu denilecek yaşlarda gurbete gönüllü gidiyorlar?”

Birleşen Gönüller ağlatıyor, içimizi burkuyor ama “Bir Sırlı Anahtar” tutuşturmaya çalışıyor ellerimize.

Simurg Kuşu'nun kanatlarıyla Kaf Dağı'nın ardına kadar uzanan bu yolculuk, Kazakistan'da, Ahmed Yesevi'nin nefesinin dolaştığı topraklarda yeniden hayat buluyor. Türkiye'den Çimkent'e giden ve orada okul açmak,insanlara sevginin dilini öğretmek isteyen gençlerin yaşadıkları gurbetin ve umudun gergefinde şekilleniyor.

"İki kadının aşkı, iki dünyayı birleştirir, tarihi dün ile bugün çizgisinde buluşturup, bir gelceğe götürür.”

Cennet Ana'nın umudu ve hikayesi, Dilek'in umudu ve hikayesi ile birleşiyor. Cennet Ana'nın savaşın soğuk ikliminde dönmesini beklediği Niyaz'ın Türkiye'ye kadar uzanan öyküsü ve ikisinin dillere destan aşkı henüz tamamlanmayı beklemektedir. Dilek'in İstanbul'da başlayıp Kazakistan'da süre giden hikayesi gibi...

Sinema'da büyük bir beğeniyle karşılanan Birleşen Gönüller, bu kez Elif Mine Keskin'in kalemiyle yüreklere güçlü bir ağıt gibi çökerken, iyi hissettiren bir romana bürünüyor.

“Dünya kurma telaşına düşerken dünyasını unutmuşların hikayesi...”

“Ömrüm boyunca kendimi bu kadar yürekten adadığım bir davam oldu mu?"

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat