Çıktık hastaneden. Bahçedeyiz. Yeğenim kucağımda, annemle kardeşim yanımda. Bir an durdum, baktım etrafıma. Kış kıyamet. Banklarda yatanlar, ağıt yakanlar, dua edenler, domates ekmek yiyenler...
Dert bir değil, bindir...
Öyledir hastane bahçelerinde. Çünkü mesele hasta olmak değil, hastaneye düşmektir.
Kardeşim, “Abi, bizim odadaki çocuğun babası ne dedi,” diye sordu. Yutkundum, “Hiç,” dedim.
Dönüp yukarı baktım, adam pencereden bakıyor...
Hemen önüme döndüm...
Boğazım ağrıyor...
Çıktık hastaneden. Bahçedeyiz. Yeğenim kucağımda, annemle kardeşim yanımda. Bir an durdum, baktım etrafıma. Kış kıyamet. Banklarda yatanlar, ağıt yakanlar, dua edenler, domates ekmek yiyenler...
Dert bir değil, bindir...
Öyledir hastane bahçelerinde. Çünkü mesele hasta olmak değil, hastaneye düşmektir.
Kardeşim, “Abi, bizim odadaki çocuğun babası ne dedi,” diye sordu. Yutkundum, “Hiç,” dedim.
Dönüp yukarı baktım, adam pencereden bakıyor...
Hemen önüme döndüm...
Boğazım ağrıyor...