Bu kitabın satırları arasında Devlet-i Aliyye'nin yetimi Bosna'nın mazisini keşfederken Osmanlı'nın derin izlerine şahit olacaksınız. İlmek ilmek işlenmiş kültür izlerini görünce ne kadar da bizden diyeceksiniz.
Evlâd-ı Fatihân yurdu Balkanlar, Osmanlı için her zaman ehemmiyetini korumuş bir vatan toprağıydı. Bugün sınırlarımız dâhilinde olmasa da o coğrafya ile irtibatımız hiç kopmadı. Ve o insanların ruhlarındaki Osmanlılık da hiç bitmedi…
Osmanlı'nın 1878'de Balkanlardan çekilmesi neticesinde Avusturya işgali altında kalan Bosna ahalisi, âdeta Avrupa'nın orta yerinde yetim kaldı. Bosna Hersek'in Srebrenik, Gradaçaç, Graçanica gibi beldelerinde hâlâ ecdadımızı hasretle yâd eden, unutulmuşluklarını sineye çekerek bizleri bekleyen Osmanlı torunları var…
Bosna, “bizim” sıfatını o kadar hak ediyor ki… Camisiyle çeşmesiyle, insanıyla çarşısıyla hep bizden, Osmanlı'dan izler taşıyor. Her karış toprağına vurulmuş birer mühür gibi, gözünüze çarpan her şey onu “bizim” yapıyor.
Bu kitabın satırları arasında Devlet-i Aliyye'nin yetimi Bosna'nın mazisini keşfederken Osmanlı'nın derin izlerine şahit olacaksınız. İlmek ilmek işlenmiş kültür izlerini görünce ne kadar da bizden diyeceksiniz.
Evlâd-ı Fatihân yurdu Balkanlar, Osmanlı için her zaman ehemmiyetini korumuş bir vatan toprağıydı. Bugün sınırlarımız dâhilinde olmasa da o coğrafya ile irtibatımız hiç kopmadı. Ve o insanların ruhlarındaki Osmanlılık da hiç bitmedi…
Osmanlı'nın 1878'de Balkanlardan çekilmesi neticesinde Avusturya işgali altında kalan Bosna ahalisi, âdeta Avrupa'nın orta yerinde yetim kaldı. Bosna Hersek'in Srebrenik, Gradaçaç, Graçanica gibi beldelerinde hâlâ ecdadımızı hasretle yâd eden, unutulmuşluklarını sineye çekerek bizleri bekleyen Osmanlı torunları var…
Bosna, “bizim” sıfatını o kadar hak ediyor ki… Camisiyle çeşmesiyle, insanıyla çarşısıyla hep bizden, Osmanlı'dan izler taşıyor. Her karış toprağına vurulmuş birer mühür gibi, gözünüze çarpan her şey onu “bizim” yapıyor.