Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde denizin insan hayatında çok ciddi bir yeri vardır. Marmara, Boğaziçi ve Karadeniz ile bir yarımada üzerine kurulu olan İstanbul, tarihinin bütün dönemlerinde bir deniz ve liman şehri olmuştur. Üç tarafı denizlerle çevrili bu kadim şehre Arap dünyasında Ümm-i Dünya, dünyanın anası demiştir. Üç imparatorluğa payitahlık etmiy olan İstanbul'un billurlaşmış deniz kültürünün toplumumuza anlatılması gerekmektedir. Okyanusa düşen yağmur taneleri misali asırlardır Türkler elinde nadide bir mücevher gibi el emeği ile işlenen İstanbul ve bu şehrin deniz külürü toplul-mumuz tarafından öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Bu düşünceler ışığında yıllardır Osmanlı dönemi Boğaziçi ve Kayık kültürümüz üzerine kaleme almış olduğum makalelerimin tek bir kitapta toplanması fikrinden yola çıkılarak elinizdeki kitap ortaya çıkmıştır. İstanbul, Marmara kıyılarına serpilmiş semtleri, Altın boynuz Haliç'i ve dünyanın en değerli gerdanlığı Boğaziçi ile kainatın gözbebeği konumundadır. İstanbul'un denize buse eden kıyı semtlerinde yer alan iskeleler ve semtler arası insanları taşıyan deniz nakil vasıtaları eserin içeriğini oluşturmaktadır.Boğaziçi medeniyetimizi oluşturan aktörlerin ilk başlarında yer aldığını düşündüğüm kayık ve deniz eğlenceleri ve bunların oluşturduğu görsel ahenk ve tablolar eserimizde yer almaktadır. Bu eserde Boğaziçi kültürüne buharlı vapurların henüz girmediği dönemin renklerini yansıtmaya çalıştık.Boğaziçin'nin asude iklimini ve insanlarımızın ruhunu dinlendire bildiği dönemin gizemli tablolarını size sunmaya çalıştık. Bu eseri İstanbul sevdalılarına ve deniz kültürüne gönül verenlere armağan ediyoruz.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde denizin insan hayatında çok ciddi bir yeri vardır. Marmara, Boğaziçi ve Karadeniz ile bir yarımada üzerine kurulu olan İstanbul, tarihinin bütün dönemlerinde bir deniz ve liman şehri olmuştur. Üç tarafı denizlerle çevrili bu kadim şehre Arap dünyasında Ümm-i Dünya, dünyanın anası demiştir. Üç imparatorluğa payitahlık etmiy olan İstanbul'un billurlaşmış deniz kültürünün toplumumuza anlatılması gerekmektedir. Okyanusa düşen yağmur taneleri misali asırlardır Türkler elinde nadide bir mücevher gibi el emeği ile işlenen İstanbul ve bu şehrin deniz külürü toplul-mumuz tarafından öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Bu düşünceler ışığında yıllardır Osmanlı dönemi Boğaziçi ve Kayık kültürümüz üzerine kaleme almış olduğum makalelerimin tek bir kitapta toplanması fikrinden yola çıkılarak elinizdeki kitap ortaya çıkmıştır. İstanbul, Marmara kıyılarına serpilmiş semtleri, Altın boynuz Haliç'i ve dünyanın en değerli gerdanlığı Boğaziçi ile kainatın gözbebeği konumundadır. İstanbul'un denize buse eden kıyı semtlerinde yer alan iskeleler ve semtler arası insanları taşıyan deniz nakil vasıtaları eserin içeriğini oluşturmaktadır.Boğaziçi medeniyetimizi oluşturan aktörlerin ilk başlarında yer aldığını düşündüğüm kayık ve deniz eğlenceleri ve bunların oluşturduğu görsel ahenk ve tablolar eserimizde yer almaktadır. Bu eserde Boğaziçi kültürüne buharlı vapurların henüz girmediği dönemin renklerini yansıtmaya çalıştık.Boğaziçin'nin asude iklimini ve insanlarımızın ruhunu dinlendire bildiği dönemin gizemli tablolarını size sunmaya çalıştık. Bu eseri İstanbul sevdalılarına ve deniz kültürüne gönül verenlere armağan ediyoruz.