“Beni daha tanımadınızsa, söyliyeyim. Eyüp diye birinin çok ama çok kıymetli bir oğluyum. Yaşasaydım, elli bir günlük olacaktım. Yaşasaydım diyorum, çünkü yaşamıyorum. Babamgilin bütün ısrar ve çabalarına rağmen ben yaşayamadım. Bundan, hiç yaşamadım hükmüne varmayın. Üç saatlik ömrüm var. Onu yaşadım.
Belki yaşayacaktım ama, Sağlık Merkezi'nin oksijen çadırı yokmuş. Daha doğrusu, oksijen tüpleri boşalmışmış ve tekrar doldurulamamışmış. Babamın kucağında, oksijen çadırına ulaşabilmek gayretiyle yetmiş kilometrelik yol kat ettim. Bir saatten fazla koştum Denizli'ye. Ama yetişemedim. Babamın suni teneffüsü yetmedi. Oksijen yolunda üç saatlik ömrü tamamladım..”
“Beni daha tanımadınızsa, söyliyeyim. Eyüp diye birinin çok ama çok kıymetli bir oğluyum. Yaşasaydım, elli bir günlük olacaktım. Yaşasaydım diyorum, çünkü yaşamıyorum. Babamgilin bütün ısrar ve çabalarına rağmen ben yaşayamadım. Bundan, hiç yaşamadım hükmüne varmayın. Üç saatlik ömrüm var. Onu yaşadım.
Belki yaşayacaktım ama, Sağlık Merkezi'nin oksijen çadırı yokmuş. Daha doğrusu, oksijen tüpleri boşalmışmış ve tekrar doldurulamamışmış. Babamın kucağında, oksijen çadırına ulaşabilmek gayretiyle yetmiş kilometrelik yol kat ettim. Bir saatten fazla koştum Denizli'ye. Ama yetişemedim. Babamın suni teneffüsü yetmedi. Oksijen yolunda üç saatlik ömrü tamamladım..”