Mustafa Kemal Atatürk; “Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, bütün Türk çocukları kendileri için lazım olan hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten, Türk çocukları istiklal fikrini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun eğmeyeceklerdir.” sözleri ile Türk tarihini öğrenmenin öneminden bahsetmiş ve millî şuur için tarih öğretimin gerekliliğini vurgulamıştır.
Atatürk, yine başka bir sözünde millî tarihin önemine değinerek şunları söylemiştir:
“Bir milletin ne gibi haslet ve kabiliyetlere malik olduğunu takdir ve tayin edebilmek için, o milletin sevk ve idaresine memur edilen kimselerin insanlık tarihini ve bilhassa millî tarihini çok iyi okumuş ve hazmetmiş olmaları şarttır.
Muvaffak olmanın birinci sırrı bunun içindedir. Ben, Batı milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım ve bu tanışmam da harp sahalarında olmuştur. Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı ve büyük uygar kabiliyeti, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”
Mustafa Kemal Atatürk; “Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, bütün Türk çocukları kendileri için lazım olan hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten, Türk çocukları istiklal fikrini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun eğmeyeceklerdir.” sözleri ile Türk tarihini öğrenmenin öneminden bahsetmiş ve millî şuur için tarih öğretimin gerekliliğini vurgulamıştır.
Atatürk, yine başka bir sözünde millî tarihin önemine değinerek şunları söylemiştir:
“Bir milletin ne gibi haslet ve kabiliyetlere malik olduğunu takdir ve tayin edebilmek için, o milletin sevk ve idaresine memur edilen kimselerin insanlık tarihini ve bilhassa millî tarihini çok iyi okumuş ve hazmetmiş olmaları şarttır.
Muvaffak olmanın birinci sırrı bunun içindedir. Ben, Batı milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım ve bu tanışmam da harp sahalarında olmuştur. Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı ve büyük uygar kabiliyeti, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”