Lise yılları... Dostluklar... İlk aşklar ve hepsini sarıp sarmalayan müzik.
Yan sırada oturan, birlikte dirsek çürüttüğümüz sınıf arkadaşlarımızı gerçekten yakından tanıyor muyuz?
Peki onların ne kadar farkındayız?
“Bakmak için gözün açık olması yeterlidir. Oysa görmek için beynin de açık olması gerekir. Bakılan yerde, nesnede beyni ilgilendiren bir durum yoksa, yaptığımız iş bakmaktan öteye geçmez. Görmek için bakmak gerekir ama her bakış bize bir şeyler göstermez. Ne gördüğün nasıl baktığına bağlıdır. Her şey bakış açımızı değiştirmekle mümkündür. Penceren kuzeye bakıyorsa, güneşin doğuşunu seyredemezsin...”
Lise yılları... Dostluklar... İlk aşklar ve hepsini sarıp sarmalayan müzik.
Yan sırada oturan, birlikte dirsek çürüttüğümüz sınıf arkadaşlarımızı gerçekten yakından tanıyor muyuz?
Peki onların ne kadar farkındayız?
“Bakmak için gözün açık olması yeterlidir. Oysa görmek için beynin de açık olması gerekir. Bakılan yerde, nesnede beyni ilgilendiren bir durum yoksa, yaptığımız iş bakmaktan öteye geçmez. Görmek için bakmak gerekir ama her bakış bize bir şeyler göstermez. Ne gördüğün nasıl baktığına bağlıdır. Her şey bakış açımızı değiştirmekle mümkündür. Penceren kuzeye bakıyorsa, güneşin doğuşunu seyredemezsin...”