Ümit Aktaş, özel insanların hayatları ve fikirlerini çağın tanıklık sandalyesinde değerlendiriyor. “Tıpkı
suratına geçirilmek istenen o “beyaz” maskeyi reddeden Malcolm X gibi, tıpkı asimilasyonu ve
teslimiyeti reddeden Aliya gibi, tıpkı üzerine doğru yürüyen teknolojizmin ölüm makinesi karşısında
geriye çekilmeyi insanlık onuru adına reddeden Rachel gibi, tıpkı “bizim amacımız hükûmete değil,
marifetullaha ulaşmaktır” diyen ve İslam'ı siyasallaştıran mollalara karşı İslamî siyaset perspektifini
ortaya koymaya çalışan Humeyni gibi, tıpkı zalimlerden özür dilemektense ölümü seçen Seyyid Kutup
gibi, tıpkı üzerine doğru hınçla yürüyen o konformizme gömülmüş kalabalıkların aymaz suratlarına
karşı “sizi rahatsız etmeye geldim” diyen Şeriati gibi ve tıpkı “doğrulukta sebat”ı ve “nefssiz, (yani
nefsini gözetmeyen) eylem”i kendisine ilke olarak benimseyen Gandi gibi. Çünkü ancak bu yüreği deli,
aklı dolu olanlar sayesindedir ki insanlıktan umut kesilmeyecektir.”
Ümit Aktaş, özel insanların hayatları ve fikirlerini çağın tanıklık sandalyesinde değerlendiriyor. “Tıpkı
suratına geçirilmek istenen o “beyaz” maskeyi reddeden Malcolm X gibi, tıpkı asimilasyonu ve
teslimiyeti reddeden Aliya gibi, tıpkı üzerine doğru yürüyen teknolojizmin ölüm makinesi karşısında
geriye çekilmeyi insanlık onuru adına reddeden Rachel gibi, tıpkı “bizim amacımız hükûmete değil,
marifetullaha ulaşmaktır” diyen ve İslam'ı siyasallaştıran mollalara karşı İslamî siyaset perspektifini
ortaya koymaya çalışan Humeyni gibi, tıpkı zalimlerden özür dilemektense ölümü seçen Seyyid Kutup
gibi, tıpkı üzerine doğru hınçla yürüyen o konformizme gömülmüş kalabalıkların aymaz suratlarına
karşı “sizi rahatsız etmeye geldim” diyen Şeriati gibi ve tıpkı “doğrulukta sebat”ı ve “nefssiz, (yani
nefsini gözetmeyen) eylem”i kendisine ilke olarak benimseyen Gandi gibi. Çünkü ancak bu yüreği deli,
aklı dolu olanlar sayesindedir ki insanlıktan umut kesilmeyecektir.”