“Söyle bakalım kuzucuğum, ben ölünce mezarımın başına badem ağaçları dikecek misin?”
Küçük kız, anlamadı. Soran gözlerle babaannesine bakıp, bunu niçin babasından veya annesinden istemeyişini çözmeye çalıştı.
“Ama ben küçüğüm, yapamam ki... Babam dikse olmaz mı? Hem ben o kadar büyük ağacı nasıl taşırım babaanne?” diye sordu.
Yaşlı kadının yüreğinde bir türlü küllenmeyen korku, yeniden alevlendi. İmkânsız gibi görünen bu düş, yaşlı kadını titretti.
Hülya Yakut Üstündağ, Çağla Zamanı'nda alışılagelmiş insan anlatılarının dışına çıkarak, insana ve insanın hâllerine dair şaşırtıcı izlekler sunuyor.
“Söyle bakalım kuzucuğum, ben ölünce mezarımın başına badem ağaçları dikecek misin?”
Küçük kız, anlamadı. Soran gözlerle babaannesine bakıp, bunu niçin babasından veya annesinden istemeyişini çözmeye çalıştı.
“Ama ben küçüğüm, yapamam ki... Babam dikse olmaz mı? Hem ben o kadar büyük ağacı nasıl taşırım babaanne?” diye sordu.
Yaşlı kadının yüreğinde bir türlü küllenmeyen korku, yeniden alevlendi. İmkânsız gibi görünen bu düş, yaşlı kadını titretti.
Hülya Yakut Üstündağ, Çağla Zamanı'nda alışılagelmiş insan anlatılarının dışına çıkarak, insana ve insanın hâllerine dair şaşırtıcı izlekler sunuyor.