"On altı yaşına geldiğinde güzel bir kız olmuştu, sert, soğuk ve kendinden emin. Aslında biraz çirkindi: Yüzü sıska ve kemikli, burnu bir şekilde kusurlu, ağzı biçimsiz ve bakışları sinirli bir kedininki gibi kesik kesik ve kuşkulu...
Cildi damarlı ve solgundu, saçları haftalardır taranmamış gibi daima karmakarışık ve çarpıcı. Birde çenesinde on yaşında bıçaklı bir kavgada edindiği iddia ettiği o orak biçimli yara izi vardı, yoksa yıllar önce babası onu tokatladığında odada uçup masanın keskin bir köşesine çarptığı zaman mı olmuştu? Gözüm sürekli o yara izine kayıyordu, öyle ki yanlız olduğumda ya da okulda hayaller kurarken parmaklarımı kendi çenemin üzerinde o yara izini ararken yakalıyordum...
Kendimi bildim bileli onu nasıl izlediğimi düşünüyorum da; onu kıskanarak izliyordum, ama basit bri haset ya da küskünlükle değil, ondan belirli bir varoluş tavrı öğrenebilmek ümüdiyle."
"On altı yaşına geldiğinde güzel bir kız olmuştu, sert, soğuk ve kendinden emin. Aslında biraz çirkindi: Yüzü sıska ve kemikli, burnu bir şekilde kusurlu, ağzı biçimsiz ve bakışları sinirli bir kedininki gibi kesik kesik ve kuşkulu...
Cildi damarlı ve solgundu, saçları haftalardır taranmamış gibi daima karmakarışık ve çarpıcı. Birde çenesinde on yaşında bıçaklı bir kavgada edindiği iddia ettiği o orak biçimli yara izi vardı, yoksa yıllar önce babası onu tokatladığında odada uçup masanın keskin bir köşesine çarptığı zaman mı olmuştu? Gözüm sürekli o yara izine kayıyordu, öyle ki yanlız olduğumda ya da okulda hayaller kurarken parmaklarımı kendi çenemin üzerinde o yara izini ararken yakalıyordum...
Kendimi bildim bileli onu nasıl izlediğimi düşünüyorum da; onu kıskanarak izliyordum, ama basit bri haset ya da küskünlükle değil, ondan belirli bir varoluş tavrı öğrenebilmek ümüdiyle."