Çankaya Köşkü'nde Atatürk ve İnönü'yle 17 yıl…
Haldun Derin, Atatürk'ün Kalem-i Mahsusası'nda memuriyet hayatına başladı. İsmet İnönü'nün kalem-i mahsus müdürü oldu. Derin, bu göreve Celal Bayar cumhurbaşkanı olduktan bir yıl sonra veda etti. Bu dönemde yaşadıklarını kendine has eğlenceli üslubuyla, yer yer anekdotlarla süsleyerek çok özel ayrıntılarıyla kaleme aldı.
Haldun Derin anılarında Atatürk'ün son yıllarını, Çankaya'nın dillere destan sofralarını, “mutat zevat”ı, Nutuk'un yazılma sürecini, İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı sırasında sergilediği ustalıklı diplomasiyi, demokrasiye geçiş sancılarını, İnönü-Bayar çekişmesini anlatıyor.
2004'te aramızdan ayrılan Haldun Derin'in tarihçi Cemil Koçak tarafından yayına hazırlanan hatıratı, az bilinen bir döneme içeriden bakıyor.
Haldun Derin yalnızca gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini ya da gözlemlerini aktarmakla ve bütün bunların yanında, 1930'lu ve 1940'lı yılların “kaptan köşkü”nden haberler vermekle kalmıyor; bunu yaparken güzelim Türkçesiyle bize edebî değerde bir eser sunuyor. Okuyucular; eminim, anıların lezzeti ile üslubun güzelliği arasında gidip geleceklerdir!
Cemil Koçak
Çankaya Köşkü'nde Atatürk ve İnönü'yle 17 yıl…
Haldun Derin, Atatürk'ün Kalem-i Mahsusası'nda memuriyet hayatına başladı. İsmet İnönü'nün kalem-i mahsus müdürü oldu. Derin, bu göreve Celal Bayar cumhurbaşkanı olduktan bir yıl sonra veda etti. Bu dönemde yaşadıklarını kendine has eğlenceli üslubuyla, yer yer anekdotlarla süsleyerek çok özel ayrıntılarıyla kaleme aldı.
Haldun Derin anılarında Atatürk'ün son yıllarını, Çankaya'nın dillere destan sofralarını, “mutat zevat”ı, Nutuk'un yazılma sürecini, İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı sırasında sergilediği ustalıklı diplomasiyi, demokrasiye geçiş sancılarını, İnönü-Bayar çekişmesini anlatıyor.
2004'te aramızdan ayrılan Haldun Derin'in tarihçi Cemil Koçak tarafından yayına hazırlanan hatıratı, az bilinen bir döneme içeriden bakıyor.
Haldun Derin yalnızca gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini ya da gözlemlerini aktarmakla ve bütün bunların yanında, 1930'lu ve 1940'lı yılların “kaptan köşkü”nden haberler vermekle kalmıyor; bunu yaparken güzelim Türkçesiyle bize edebî değerde bir eser sunuyor. Okuyucular; eminim, anıların lezzeti ile üslubun güzelliği arasında gidip geleceklerdir!
Cemil Koçak