Bir maç için gittiğimiz Ankara'da bir arkadaşın evinde kalıyoruz. Optik, o dönem Ankara yakınlarında bir yerlerde öğretmendi. Bir hafta sonu bizi ziyarete geldi. Sabah vakti, kahvaltıyı hazırladık, Optik'i bekliyoruz. Optik geldi, yanında okulda yatılı kalan Beşiktaşlı bir çocuk getirmişti. “Sağlam Beşiktaşlıdır.” diye anlatıyordu. Sonra kahvaltıya oturduk. Çocuk köyden gelmiş, büyük şehir görmemiş. Salamı işaret etti parmağıyla, “Bu ne?” dedi. Biz “Salam!” dedik, aldı bir tane yedi. “Bizim orada hiç böyle şeyler yok!” dedi, daldı salama. Başka da bir şey yemiyor çocuk. Biz utandık, çocuk salam yesin diye yemiyoruz. Hepsini yeyip bitirdi. Sonra bizim Optik çocuğun başını okşadı. “Tamam,” dedi, “Ben sana salam alacağım.” Çok acayip bir insandı. O holigan ruhunun altında acayip vicdanlı biri vardı. Optik için dökülen göz yaşları sel olmuştu tribünde. Stadda onun için yaptığımız saygı duruşunda bağıra bağıra ağlayan insanların seslerini duymak zor değildi.
Bir maç için gittiğimiz Ankara'da bir arkadaşın evinde kalıyoruz. Optik, o dönem Ankara yakınlarında bir yerlerde öğretmendi. Bir hafta sonu bizi ziyarete geldi. Sabah vakti, kahvaltıyı hazırladık, Optik'i bekliyoruz. Optik geldi, yanında okulda yatılı kalan Beşiktaşlı bir çocuk getirmişti. “Sağlam Beşiktaşlıdır.” diye anlatıyordu. Sonra kahvaltıya oturduk. Çocuk köyden gelmiş, büyük şehir görmemiş. Salamı işaret etti parmağıyla, “Bu ne?” dedi. Biz “Salam!” dedik, aldı bir tane yedi. “Bizim orada hiç böyle şeyler yok!” dedi, daldı salama. Başka da bir şey yemiyor çocuk. Biz utandık, çocuk salam yesin diye yemiyoruz. Hepsini yeyip bitirdi. Sonra bizim Optik çocuğun başını okşadı. “Tamam,” dedi, “Ben sana salam alacağım.” Çok acayip bir insandı. O holigan ruhunun altında acayip vicdanlı biri vardı. Optik için dökülen göz yaşları sel olmuştu tribünde. Stadda onun için yaptığımız saygı duruşunda bağıra bağıra ağlayan insanların seslerini duymak zor değildi.