Passolig'e Karşı Olmadan Sahaya İnemeyİz!
Oyun oynamakla izlemek arasında bir fark var mı? Varsa nedir? 90'lı yılların başıydı çok kanallı ve renkli TV'lere kavuşmuştuk. Seyredin, eğlenin ve oyalanın diyorlardı yönetenler. Dizi dizilerimiz oldu, 24 saat yayın yapan yüzlerce kanalımız... Uyutup büyütüyorlardı bizi... Üç beş çocuk tek kale maç yapsa da adları çapulcuydu ve karşıydılar alayına... Sonra çok kanallı renkli TV'lerle doğanlar, sıkıldık dediler seyretmekten ve tarih denen sahaya çıktılar... Bir kaç gol atmaktı amaç ve yanlarında çarşı'lı abilerini buldular. Oynadıkça sevdiler futbolu, gol atmayı...
Her yeri ‘gezi'lir hale getirdiler, ellerinde top, gol atacak kalelerin peşine düştüler... Çarşının ruhu gezi direnişinde düşlerimiz oldu... Hepimiz inadına çarşı'lı olduk... Çarşı ve Gezi hayatlarımıza tertemiz bir sayfa açtı... Şimdi yazdıklarımız bizimle geliyor... Anladık ki gol yemek ya da atmak değilmiş mesele, oyunda olmakmış...
Oyunda olmamızı istemeyenler bize kırmızı kart gibi Passolig kartı gösterdiler. Tribünler boşaldı, taraftarlar takımlarına sarılamaz oldu. Golün, galibiyetin, yenilginin ve dahi futbolun tadı kaçtı…Dürülmesin daha bayraklar, yine yeniden kurarız tribünleri, en güzel besteleri yapıp en güzel tezahüratları en yüksek seslerimizle atarız. Canımız yanmış gibi değil canımız yana yana;
“biz ne baharlar gördük senle ne kışlar
hiçbirşeyi sevmedik inan senin kadar
söyle bize ey hayat varmı böyle aşk
durursa burda dursun kalbim BeşiktAşk”
Passolig'e Karşı Olmadan Sahaya İnemeyİz!
Oyun oynamakla izlemek arasında bir fark var mı? Varsa nedir? 90'lı yılların başıydı çok kanallı ve renkli TV'lere kavuşmuştuk. Seyredin, eğlenin ve oyalanın diyorlardı yönetenler. Dizi dizilerimiz oldu, 24 saat yayın yapan yüzlerce kanalımız... Uyutup büyütüyorlardı bizi... Üç beş çocuk tek kale maç yapsa da adları çapulcuydu ve karşıydılar alayına... Sonra çok kanallı renkli TV'lerle doğanlar, sıkıldık dediler seyretmekten ve tarih denen sahaya çıktılar... Bir kaç gol atmaktı amaç ve yanlarında çarşı'lı abilerini buldular. Oynadıkça sevdiler futbolu, gol atmayı...
Her yeri ‘gezi'lir hale getirdiler, ellerinde top, gol atacak kalelerin peşine düştüler... Çarşının ruhu gezi direnişinde düşlerimiz oldu... Hepimiz inadına çarşı'lı olduk... Çarşı ve Gezi hayatlarımıza tertemiz bir sayfa açtı... Şimdi yazdıklarımız bizimle geliyor... Anladık ki gol yemek ya da atmak değilmiş mesele, oyunda olmakmış...
Oyunda olmamızı istemeyenler bize kırmızı kart gibi Passolig kartı gösterdiler. Tribünler boşaldı, taraftarlar takımlarına sarılamaz oldu. Golün, galibiyetin, yenilginin ve dahi futbolun tadı kaçtı…Dürülmesin daha bayraklar, yine yeniden kurarız tribünleri, en güzel besteleri yapıp en güzel tezahüratları en yüksek seslerimizle atarız. Canımız yanmış gibi değil canımız yana yana;
“biz ne baharlar gördük senle ne kışlar
hiçbirşeyi sevmedik inan senin kadar
söyle bize ey hayat varmı böyle aşk
durursa burda dursun kalbim BeşiktAşk”