Yönetim biçimleri her ne olursa olsun, tüm toplum ve topluluklarda, doğru bir yöneten-yönetilen analizi yapabilmek için, birey, grup ve ulusların farklı katmanlarda siyaset psikolojisi açısından bilimsel çözümlemelerin yapılması gerekmektedir. Siyaset psikolojisi büyük grupların, kitlelerin ve ulusların birbirleriyle olan ilişkilerini ele alarak, bu ilişkilerde rol oynayan psikolojik etmenleri değerlendirmektedir.
"Çatışma ve Uzlaşma Bağlamında Siyasetin Psikolojisi" adı verilen bu çalışma, ülkemizde ve uluslar arası alanda değerli katkılar yapan bilim insanlarının üzerinde çalıştığı konulardan yalnızca bir kısmına odaklanmaktadır. Bu çalışma, çatışma ve uzlaşma bağlamında insanın siyasal davranışlarının altında yatan süreci ve bu sürecin yönünün hangi psikolojik etmenlerle belirlendiğini anlamaya çalışan bir çabanın ürünüdür. Amaç ise, siyasal hayatta normalden sapan davranışların sadece bir grup, din, millet ya da ırkın üyesi olmakla açıklanamauacağı; anormal görülen, hoşa gitmeyen davranışların benzer süreçlerden geçen insan türünün bir üyesi olarak bizim gibi insanlar tarafından da sergilenebileceğine ilişkin farkındalığın yaratılmasıdır.
İnsan aklına duyulan güvenden bu yana, insanın insana ve doğaya hükmetme arzusu, irrasyonel aklın edimlerini yaygınlaştırmış, insandaki egemen olma tutkusu sonuçta tüm insanlığı nevrozlu bir gelişmenin batağına sürüklemiştir. İnsanlık, ancak ve ancak kendi doğasından kaynaklanan özgürlüklerini kendisi belirleme ve düzenleme yetisine sahip odluğunda barış ve huzur dolu bir dünyaya kavuşabilecektir. Bu nedenle, Halis Çetin'in de ifade ettiği gibi, siyaset psikolojisi alanındaki çalışmalar, insan doğasını, insan doğasının geliştirilmesini, iyileştirilmesini düzenlemek üzerine değil; insan doğasının kendini gerçekleştirmesi için önündeki engelleri kaldırmak ve gelişmesini kolaylaştıran şartları araştırmak üzerine bina edilmelidir.
Yönetim biçimleri her ne olursa olsun, tüm toplum ve topluluklarda, doğru bir yöneten-yönetilen analizi yapabilmek için, birey, grup ve ulusların farklı katmanlarda siyaset psikolojisi açısından bilimsel çözümlemelerin yapılması gerekmektedir. Siyaset psikolojisi büyük grupların, kitlelerin ve ulusların birbirleriyle olan ilişkilerini ele alarak, bu ilişkilerde rol oynayan psikolojik etmenleri değerlendirmektedir.
"Çatışma ve Uzlaşma Bağlamında Siyasetin Psikolojisi" adı verilen bu çalışma, ülkemizde ve uluslar arası alanda değerli katkılar yapan bilim insanlarının üzerinde çalıştığı konulardan yalnızca bir kısmına odaklanmaktadır. Bu çalışma, çatışma ve uzlaşma bağlamında insanın siyasal davranışlarının altında yatan süreci ve bu sürecin yönünün hangi psikolojik etmenlerle belirlendiğini anlamaya çalışan bir çabanın ürünüdür. Amaç ise, siyasal hayatta normalden sapan davranışların sadece bir grup, din, millet ya da ırkın üyesi olmakla açıklanamauacağı; anormal görülen, hoşa gitmeyen davranışların benzer süreçlerden geçen insan türünün bir üyesi olarak bizim gibi insanlar tarafından da sergilenebileceğine ilişkin farkındalığın yaratılmasıdır.
İnsan aklına duyulan güvenden bu yana, insanın insana ve doğaya hükmetme arzusu, irrasyonel aklın edimlerini yaygınlaştırmış, insandaki egemen olma tutkusu sonuçta tüm insanlığı nevrozlu bir gelişmenin batağına sürüklemiştir. İnsanlık, ancak ve ancak kendi doğasından kaynaklanan özgürlüklerini kendisi belirleme ve düzenleme yetisine sahip odluğunda barış ve huzur dolu bir dünyaya kavuşabilecektir. Bu nedenle, Halis Çetin'in de ifade ettiği gibi, siyaset psikolojisi alanındaki çalışmalar, insan doğasını, insan doğasının geliştirilmesini, iyileştirilmesini düzenlemek üzerine değil; insan doğasının kendini gerçekleştirmesi için önündeki engelleri kaldırmak ve gelişmesini kolaylaştıran şartları araştırmak üzerine bina edilmelidir.