Cehaletin rönesansı olur mu, demeyin. Olur olur, bal gibi olur. Yeniden doğan cehalet iyice katmerlenmiştir, kaşarlanmıştır artık. Cehaletin Rönesansı'nın ülkemizde şanlı bir temsilcisi var: AKP tarikatı. Dünyayı anlamak, değiştirmek için arabayı geri vitese takıp gaza basan bir selefi hastalık. Anayasa'nın ikinci maddesinde ne yazar?... Türkiye Cumhuriyeti'ni tanımlamak için "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" diye yazmaz mı?
Yüzde on barajıyla demokrasiyi "demirkırasiye" dönüştüren; düşünceyi ifade özgürlüğünü kendi üzerine tapulayan; laik bir ülkede dinin ilkelerini referans yapıp ulemayı bilirkişi atayan; emeğin hakkını sadakayla ödeyen bir anlayış, cehaleti yeniden yaratmış olmuyor mu? Ben ilk, orta ve yüksek öğretimde kız arkadaşlarımla aynı sıraları paylaştım. Bu yüzden hiçbiri hamile kalmadı benden. Şimdi 77 yaşımızda karşılaştığımız zaman bana, "N'aber lan tekdiş!" diyorlar. Zamane yurt müdürleri kızlar ile erkekleri aynı merdivenden yürütmüyor.
Cehaletin rönesansı olur mu, demeyin. Olur olur, bal gibi olur. Yeniden doğan cehalet iyice katmerlenmiştir, kaşarlanmıştır artık. Cehaletin Rönesansı'nın ülkemizde şanlı bir temsilcisi var: AKP tarikatı. Dünyayı anlamak, değiştirmek için arabayı geri vitese takıp gaza basan bir selefi hastalık. Anayasa'nın ikinci maddesinde ne yazar?... Türkiye Cumhuriyeti'ni tanımlamak için "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" diye yazmaz mı?
Yüzde on barajıyla demokrasiyi "demirkırasiye" dönüştüren; düşünceyi ifade özgürlüğünü kendi üzerine tapulayan; laik bir ülkede dinin ilkelerini referans yapıp ulemayı bilirkişi atayan; emeğin hakkını sadakayla ödeyen bir anlayış, cehaleti yeniden yaratmış olmuyor mu? Ben ilk, orta ve yüksek öğretimde kız arkadaşlarımla aynı sıraları paylaştım. Bu yüzden hiçbiri hamile kalmadı benden. Şimdi 77 yaşımızda karşılaştığımız zaman bana, "N'aber lan tekdiş!" diyorlar. Zamane yurt müdürleri kızlar ile erkekleri aynı merdivenden yürütmüyor.