1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, Yeni Ceza Adalet sisteminin maddi hukuk ve usul hukuku temellerini oluşturan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, sorunsuz ve hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi için, her iki kanunun yürürlük kanunları çıkartılıp yönetmeliklerle desteklenmiş, konuya ilişkin Adalet Bakanlığı Genelgeleri tümden yenilenmiş ve Yargıtay tarafından, uygulamada istikrar oluşturmaya yetecek kadar çok sayıda emsal karar verilmiş olduğundan, maddi hukuk ve usul hukuku ayağında herhangi bir aksama olmadan geçiş süreci çabuk ve kolay bir şekilde tamamlanmıştır.
Ne var ki aynı şeyi 5275 sayılı infaz ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun getirdiği yeni infaz sistemi için söylemek zordur. Yürürlüğe girdiği tarihte tam bir şekilde uygulamacının eline verilen 5275 sayılı infaz kanununun, bir uygulama kanunu olmaması, Türk İnfaz Hukuku sistemine ilk kez giren, "mükerrirlere özgü infaz rejimi" belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma" gibi konularda ve adli para cezalarının infazı konularında yeteri kadar Yargıtay emsal kararı çıkmaması nedeniyle, uygulamada karışıklıklar yaşanmış, hatta aynı konuda birbirinden farklı uygulamaların geliştiği gözlenmiştir. Sözgelimi 1 Haziran 2005'ten önce işlenmiş olup, lehe kanun ilkesi gereğince 5237 sayılı kanunun uygulandığı belli bir suç tipinde, ceza miktarı aynı olmasına rağmen uygulama mahalline göre, günlüğü 100 Türk lirası veye 20,00 TL üzerinden hapse çevrilerek, bir hükümlünün diğerinden beş kat daha fazla süreyle cezaevinde kalmasına yol açmakta, buna bağlı olarakta haklı serzenişleri de beraberinde getirmektedir.
Kanun ilk yürürlüğe girdiği tarihlerde birtakım değerli hukukçular ve yazarlar tarafından yazılan yeni infaz sistemine dair kitaplar yayımlanmış ise de, sisteminin getirdiği yenilikleri açıklama noktasında yetersiz kalındığı, genellikle yeni infaz kanununun madde gerekçelerini yazıp, önceki kanun ile aradaki farkları anlatmakla yetinildiği görülmüştür.
Çetin Akkaya tarafından kaleme alınan bu eserde, 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun genel sistematiği, getirdiği yenilikler, TBMM alt komisyonundaki tasarı halinden başlayarak süreç içinde geçirdiği değişiklikler ve halen değiştirilmesi veya düzeltilmesi gereken aksayan yönleri gösterilmektedir. Öte yandan ayzarın eşsiz bilgi birikimiyle, konular açık ve anlaşılır bir üslupla anlatılırken, konusuna göre istikrar kazanmış en son Yargıtay kararları da sunulmaktadır.
Bu eserin faydalı olmasını diler, eseri kaleme alan değerli meslektaşıma şükranlarımı sunarım.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, Yeni Ceza Adalet sisteminin maddi hukuk ve usul hukuku temellerini oluşturan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, sorunsuz ve hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi için, her iki kanunun yürürlük kanunları çıkartılıp yönetmeliklerle desteklenmiş, konuya ilişkin Adalet Bakanlığı Genelgeleri tümden yenilenmiş ve Yargıtay tarafından, uygulamada istikrar oluşturmaya yetecek kadar çok sayıda emsal karar verilmiş olduğundan, maddi hukuk ve usul hukuku ayağında herhangi bir aksama olmadan geçiş süreci çabuk ve kolay bir şekilde tamamlanmıştır.
Ne var ki aynı şeyi 5275 sayılı infaz ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun getirdiği yeni infaz sistemi için söylemek zordur. Yürürlüğe girdiği tarihte tam bir şekilde uygulamacının eline verilen 5275 sayılı infaz kanununun, bir uygulama kanunu olmaması, Türk İnfaz Hukuku sistemine ilk kez giren, "mükerrirlere özgü infaz rejimi" belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma" gibi konularda ve adli para cezalarının infazı konularında yeteri kadar Yargıtay emsal kararı çıkmaması nedeniyle, uygulamada karışıklıklar yaşanmış, hatta aynı konuda birbirinden farklı uygulamaların geliştiği gözlenmiştir. Sözgelimi 1 Haziran 2005'ten önce işlenmiş olup, lehe kanun ilkesi gereğince 5237 sayılı kanunun uygulandığı belli bir suç tipinde, ceza miktarı aynı olmasına rağmen uygulama mahalline göre, günlüğü 100 Türk lirası veye 20,00 TL üzerinden hapse çevrilerek, bir hükümlünün diğerinden beş kat daha fazla süreyle cezaevinde kalmasına yol açmakta, buna bağlı olarakta haklı serzenişleri de beraberinde getirmektedir.
Kanun ilk yürürlüğe girdiği tarihlerde birtakım değerli hukukçular ve yazarlar tarafından yazılan yeni infaz sistemine dair kitaplar yayımlanmış ise de, sisteminin getirdiği yenilikleri açıklama noktasında yetersiz kalındığı, genellikle yeni infaz kanununun madde gerekçelerini yazıp, önceki kanun ile aradaki farkları anlatmakla yetinildiği görülmüştür.
Çetin Akkaya tarafından kaleme alınan bu eserde, 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun genel sistematiği, getirdiği yenilikler, TBMM alt komisyonundaki tasarı halinden başlayarak süreç içinde geçirdiği değişiklikler ve halen değiştirilmesi veya düzeltilmesi gereken aksayan yönleri gösterilmektedir. Öte yandan ayzarın eşsiz bilgi birikimiyle, konular açık ve anlaşılır bir üslupla anlatılırken, konusuna göre istikrar kazanmış en son Yargıtay kararları da sunulmaktadır.
Bu eserin faydalı olmasını diler, eseri kaleme alan değerli meslektaşıma şükranlarımı sunarım.