Cihad ve Şehadet

Stok Kodu:
9280000002544
Boyut:
13.00x21.00
Sayfa Sayısı:
125
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-12
Çeviren:
Abdullah Yıldırım
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9280000002544
598893
Cihad ve Şehadet
Cihad ve Şehadet
7.56

Allah (Subhanehu ve Tealâ)‘nın “inancını kendin seç” diye onurlandırdığı insanın, dilediği bir hayat görüşü ve düzenini benimsemesine izin vermemektedir bu zorbalar… Devletin, çeşitli yayın organıyla, ayrıca kanun ve yönetmelikleriyle dikte ettiği görüşlerden başkasını yasaklamaktadır bu despotlar… Öyle ki bu durumda sadece iki yol kalmaktadır. Kişi, kainatın yaratıcısını inkâr pahasına da olsa ya devletin ideolojisini benimseyecek ya da ölümle karşı karşıya gelecek demektir. Çeşitli yol ve yöntemlerle ölümle karşı karşıya… Görülüyor ki İslâm, kâinat ve hayata ilişkin en ileri bir düşünce ve insanî toplum hayatının en sağlıklı düzenidir. “Dine (girmede) zorlama yoktur” diye haykıran ve herkesten önce kendi yandaşla-rına “Bu dine girmeye kimseyi zorlayamazsınız” diye bildiren İslâm'ın ilerilik ve doğruluğunda hiç bir kuşku yoktur.
Peki ama ideolojisini benimsetmek için devlet gücüne başvuran, muhaliflerine yaşama hakkını bile vermeyen despot ve güdük yeryüzü doktrin ve düzenlerine ne yapmak gerekir?
Cihad etmek…
Yani İslâm'ın koyduğu “Dine girmede zorlama yoktur” büyük ilkesinin hemen yanına gene İslâm'ın öngördüğü cihad farizasını koymak gerekir. Bu arada İslâm'ın hangi konularda cihad ettiğini ve “Fitne kalmayıp din tamamıyla Allah'ın oluncaya kadar (kafirlikle) savaşın!” (8 Enfal/39) ayetini de söz konusu ilkenin yanına koymak gerekir.
Garazkâr bazı İslâm düşmanları; “Kılıçlı cihad farizası, dine girmede zorlama yoktur ilkesiyle çelişiyor” iddiasıyla İslâm'a saldırmaktadırlar. Diğer bazı düşmanlar, sözde bu ithamı İslâm'dan savmaya çalışırken alçakça başka bir plan kurmakta-dırlar. Müslümanın cihad ruhunu en iğrenç yöntemlerle söndürmeye ve bunun İslâm tarihindeki, İslâm'ın doğuş ve yayılışındaki yerini önemsiz göstermeye çalışmaktadırlar. Yumuşak, hileli ve saptırıcı yollarla müslümana yaklaşarak “Bugün veya yarın kılıca başvurmaya artık gerek kalmamıştır” diye anlatmaktadırlar.

Şu veya bu, söz konusu tüm çabaların amacı, sözde İslâm'ı kötü ithamlardan kurtarmaktır. Aslında ithamları yapan da sözde savunma yapan da aynı kimselerdir. Oryantalistler… İslâm'la savaşmada, İslam nizamını çarpıtmada ve müslümanların yürekten benimsediği değerleri öldürmede ortaklaşa çalışan oryantalistler… Bu ortak çalışmaların ana hedefi, sıcak savaşta hiç bir zaman baş edemedikleri ruhun dirilmesini önlemektir. Cihad ruhunun, baş edemedikleri ruhun dirilmesini önlemektir. Cihad ruhunu uyuşturup değişik yöntemlerle zincirleyerek ve onu gördükleri her yerde vahşi darbelerle bunaltarak huzurlu ve güvenli bir hayat yaşamak isteyenlerdir bu kimseler…

Allah (Subhanehu ve Tealâ)‘nın “inancını kendin seç” diye onurlandırdığı insanın, dilediği bir hayat görüşü ve düzenini benimsemesine izin vermemektedir bu zorbalar… Devletin, çeşitli yayın organıyla, ayrıca kanun ve yönetmelikleriyle dikte ettiği görüşlerden başkasını yasaklamaktadır bu despotlar… Öyle ki bu durumda sadece iki yol kalmaktadır. Kişi, kainatın yaratıcısını inkâr pahasına da olsa ya devletin ideolojisini benimseyecek ya da ölümle karşı karşıya gelecek demektir. Çeşitli yol ve yöntemlerle ölümle karşı karşıya… Görülüyor ki İslâm, kâinat ve hayata ilişkin en ileri bir düşünce ve insanî toplum hayatının en sağlıklı düzenidir. “Dine (girmede) zorlama yoktur” diye haykıran ve herkesten önce kendi yandaşla-rına “Bu dine girmeye kimseyi zorlayamazsınız” diye bildiren İslâm'ın ilerilik ve doğruluğunda hiç bir kuşku yoktur.
Peki ama ideolojisini benimsetmek için devlet gücüne başvuran, muhaliflerine yaşama hakkını bile vermeyen despot ve güdük yeryüzü doktrin ve düzenlerine ne yapmak gerekir?
Cihad etmek…
Yani İslâm'ın koyduğu “Dine girmede zorlama yoktur” büyük ilkesinin hemen yanına gene İslâm'ın öngördüğü cihad farizasını koymak gerekir. Bu arada İslâm'ın hangi konularda cihad ettiğini ve “Fitne kalmayıp din tamamıyla Allah'ın oluncaya kadar (kafirlikle) savaşın!” (8 Enfal/39) ayetini de söz konusu ilkenin yanına koymak gerekir.
Garazkâr bazı İslâm düşmanları; “Kılıçlı cihad farizası, dine girmede zorlama yoktur ilkesiyle çelişiyor” iddiasıyla İslâm'a saldırmaktadırlar. Diğer bazı düşmanlar, sözde bu ithamı İslâm'dan savmaya çalışırken alçakça başka bir plan kurmakta-dırlar. Müslümanın cihad ruhunu en iğrenç yöntemlerle söndürmeye ve bunun İslâm tarihindeki, İslâm'ın doğuş ve yayılışındaki yerini önemsiz göstermeye çalışmaktadırlar. Yumuşak, hileli ve saptırıcı yollarla müslümana yaklaşarak “Bugün veya yarın kılıca başvurmaya artık gerek kalmamıştır” diye anlatmaktadırlar.

Şu veya bu, söz konusu tüm çabaların amacı, sözde İslâm'ı kötü ithamlardan kurtarmaktır. Aslında ithamları yapan da sözde savunma yapan da aynı kimselerdir. Oryantalistler… İslâm'la savaşmada, İslam nizamını çarpıtmada ve müslümanların yürekten benimsediği değerleri öldürmede ortaklaşa çalışan oryantalistler… Bu ortak çalışmaların ana hedefi, sıcak savaşta hiç bir zaman baş edemedikleri ruhun dirilmesini önlemektir. Cihad ruhunun, baş edemedikleri ruhun dirilmesini önlemektir. Cihad ruhunu uyuşturup değişik yöntemlerle zincirleyerek ve onu gördükleri her yerde vahşi darbelerle bunaltarak huzurlu ve güvenli bir hayat yaşamak isteyenlerdir bu kimseler…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat