Çingeneler İspanya'ya Fransa üzerinden geldiler, dönem ise XV. yüzyıldır. Yukarıdaki kayıt da bunu gösteriyor. 4 Mart 1499 tarihli Katolik Krallığının bir belgesinde ise "Mısırdan gelenler," olarak geçmektedirler. Ancak devamı ilginç; "nereye gidecekleri de belirsiz" denir. Çingeneler hakkındaki Kraliyet kayıtlarındaki seyir aynen İspanyol folkloru ve sanatında da görülür. Önce sempati söz konusudur; "tocadillas" denilen neşeli türkülerde geçerler, Fernando Rojas'ın "La Celestina" (1499) adlı oyununda görünürler, ardından Gil Vicente, Diego de Neguernela, Lope de Rueda ve Juan de Timoneta'nın oyunlarında. Bunlar hep Cervantes'in yazarlığının öncesindeki kültüre ait olaylardır. Özellikle Novelas Ejemplares'in yazıldığı dönemde -II. Felipe dönemi- işler, deyim yerindeyse tersine döner. O dönemin oyunlarında Çingeneler kötü karakterler olarak yer alırlar. Büyük sözlükçü Sebastian de Covarrubius Orozco, Tesoro de la lengua castellana o espanola (Basım, 1611 Madrid) adlı eserinde onları "Meskûn mahallerde çalma çırpma ve kırlarda yağmalama işinin elebaşı ve şefleri olan sefil ayaktakımı" diye niteler. Cervantes'e kadar da bu böyle gider. Cervantes her ne kadar Çingeneleri hırsızlık sanatının ustaları olarak nitelese de onlara içten bir sevecenlikle yaklaşır. Onları hakikatli ve doğal bulmaktadır. "Çingene Kızı"ndaki üslubu da gerçekçi ve doğaldır. Okuyacağınız eserde Preciosa ve Andres'in aşkı anlatılmakta. O, 1612 yılının ortalarında tarihin kaydettiği en büyük sanatçılar arasında yer alan Miguel de Cervantes Saavedra tarafından dünya kitaplığına roman aşkıyla armağan edildi.
Çingeneler İspanya'ya Fransa üzerinden geldiler, dönem ise XV. yüzyıldır. Yukarıdaki kayıt da bunu gösteriyor. 4 Mart 1499 tarihli Katolik Krallığının bir belgesinde ise "Mısırdan gelenler," olarak geçmektedirler. Ancak devamı ilginç; "nereye gidecekleri de belirsiz" denir. Çingeneler hakkındaki Kraliyet kayıtlarındaki seyir aynen İspanyol folkloru ve sanatında da görülür. Önce sempati söz konusudur; "tocadillas" denilen neşeli türkülerde geçerler, Fernando Rojas'ın "La Celestina" (1499) adlı oyununda görünürler, ardından Gil Vicente, Diego de Neguernela, Lope de Rueda ve Juan de Timoneta'nın oyunlarında. Bunlar hep Cervantes'in yazarlığının öncesindeki kültüre ait olaylardır. Özellikle Novelas Ejemplares'in yazıldığı dönemde -II. Felipe dönemi- işler, deyim yerindeyse tersine döner. O dönemin oyunlarında Çingeneler kötü karakterler olarak yer alırlar. Büyük sözlükçü Sebastian de Covarrubius Orozco, Tesoro de la lengua castellana o espanola (Basım, 1611 Madrid) adlı eserinde onları "Meskûn mahallerde çalma çırpma ve kırlarda yağmalama işinin elebaşı ve şefleri olan sefil ayaktakımı" diye niteler. Cervantes'e kadar da bu böyle gider. Cervantes her ne kadar Çingeneleri hırsızlık sanatının ustaları olarak nitelese de onlara içten bir sevecenlikle yaklaşır. Onları hakikatli ve doğal bulmaktadır. "Çingene Kızı"ndaki üslubu da gerçekçi ve doğaldır. Okuyacağınız eserde Preciosa ve Andres'in aşkı anlatılmakta. O, 1612 yılının ortalarında tarihin kaydettiği en büyük sanatçılar arasında yer alan Miguel de Cervantes Saavedra tarafından dünya kitaplığına roman aşkıyla armağan edildi.