Kadın sorunu her zaman karmaşık, çok tartışmalı ve çok sayıda farklı görüşün üretildiği bir alan olagelmiştir. Özellikle kadınların ezilmişliğinin kökenlerine ve özgürlük mücadelesinin yöntem ve politik perspektiflerine ışık tutmayı deneyen sayısız çarpıcı derecede parlak yaklaşım üretilmiştir. Lindsey german, elinizdeki kitapta, kadınlar üzerindeki toplumsal-cinsiyetçi baskı biçimlerinin kapitalist toplumun egemenlik mekanizmaları arasında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu anlatıyor. Kadın sorununda basit ama en büyük soru şu: erkekler neden kendilerini kadınlardan daha üstün yaratıklar olarak görüyorlar? Cinsel kimlikler nasıl oluyor da toplumsal hiyerarşide doğuştan üstünlük ya da ezilmişlik garantisi verebiliyor? Böyle bir üstünlük durumu ne kadar gerçek, ne kadar ideolojik? Erkeklerin kadınlardan üstün oldukları fikri, eğer fikirler kendi kendilerine yaşam sürme şansına sahip değil de gerçek toplumsal ilişkilerin bir ifadesiyse, hangi maddi gerçeklik bu fikirlerin geleneksel ve yaygın bir önyargı olarak üremesine ve hegemonya kurmasına neden oluyor? Lindsey German bu sorulara kapitalist sistemin eleştirisini eksen alan bir yanıt üretiyor. Kadın sorununu kompleks hale getiren baskı biçimlerinin kapitalist sistemin üretimi ve yeniden-üretimi ilişkileri içerisinde anlamlandırılması gerektiğini savunuyor. 1800´lü yılların sonundan 1990´lara kadar kadınların özgürlük mücadelesinin ayrıntılı bir dökümü, toplumsal mücadelelerin keskinleştiği tarihsel dönemeçlerde kadınların rolü ve bizzat bu mücadelelerin kadınların özgürlüğü sürecinde yarattığı radikal etkiler gözler önüne seriliyor.
Kadın sorunu her zaman karmaşık, çok tartışmalı ve çok sayıda farklı görüşün üretildiği bir alan olagelmiştir. Özellikle kadınların ezilmişliğinin kökenlerine ve özgürlük mücadelesinin yöntem ve politik perspektiflerine ışık tutmayı deneyen sayısız çarpıcı derecede parlak yaklaşım üretilmiştir. Lindsey german, elinizdeki kitapta, kadınlar üzerindeki toplumsal-cinsiyetçi baskı biçimlerinin kapitalist toplumun egemenlik mekanizmaları arasında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu anlatıyor. Kadın sorununda basit ama en büyük soru şu: erkekler neden kendilerini kadınlardan daha üstün yaratıklar olarak görüyorlar? Cinsel kimlikler nasıl oluyor da toplumsal hiyerarşide doğuştan üstünlük ya da ezilmişlik garantisi verebiliyor? Böyle bir üstünlük durumu ne kadar gerçek, ne kadar ideolojik? Erkeklerin kadınlardan üstün oldukları fikri, eğer fikirler kendi kendilerine yaşam sürme şansına sahip değil de gerçek toplumsal ilişkilerin bir ifadesiyse, hangi maddi gerçeklik bu fikirlerin geleneksel ve yaygın bir önyargı olarak üremesine ve hegemonya kurmasına neden oluyor? Lindsey German bu sorulara kapitalist sistemin eleştirisini eksen alan bir yanıt üretiyor. Kadın sorununu kompleks hale getiren baskı biçimlerinin kapitalist sistemin üretimi ve yeniden-üretimi ilişkileri içerisinde anlamlandırılması gerektiğini savunuyor. 1800´lü yılların sonundan 1990´lara kadar kadınların özgürlük mücadelesinin ayrıntılı bir dökümü, toplumsal mücadelelerin keskinleştiği tarihsel dönemeçlerde kadınların rolü ve bizzat bu mücadelelerin kadınların özgürlüğü sürecinde yarattığı radikal etkiler gözler önüne seriliyor.