Çöp, bugünkü dünyamızda yeni ve dev bir ekonomik sektör oluşturmuştur. İçerdiği ekonomik değer nedeniyle büyük kârlılıklar yaratan çöp, artık atık olarak adlandırılmaktadır. Atık ve geri dönüşüm kavramları günlük hayatımızın vazgeçilmez kavramları arasına dâhil olmuştur.
Attığımız her adımda bir “geri kazanım” ve “geri dönüşüm” reklâmına/afişine rastlamak mümkündür. Bu afişler bizi, yani sıradan çöp üreticilerini geri dönüşüme katkı yaparak “sulak alanları, ormanları ve hattâ bir ağacı kurtarmaya” çağırmaktadır. Oysa, sanayi çöpleriyle kıyaslandığında, evsel çöplerin –sıradan çöp üreticilerinin– dünyayı kirletme oranı milyarda bir bile değildir.
Sıradan insanlara çağrı yapanlar ise kâr ve rekabetle beslenen büyük sanayi kuruluşlarının kurduğu ya da desteklediği vakıflar/kuruluşlardır. Yani aslında, hem evlerindeki tüketim çılgınlığı hem de işletmelerinin faaliyetleri nedeniyle dünyayı en çok kirletenlerdir. Geri dönüşüm/kazanım adına konuşanlar ve kampanyalar düzenleyenler aslında ucuz hammadde, dolayısıyla yüksek kâr peşindedirler.
Çünkü, “kârlı geri dönüşüm sektörü”ndeki en makbul maddeler kâğıt, cam, plastik, metaller vb. gibi zahmetsizce yeniden satılabilecek olan ürüne dönüştürülebilen maddelerdir. Geri dönüşümden en çok bahsedenler, bugün dev ve kârlı bir sektöre dönüşmüş olan “Çöp Ekonomisi ”ni de yaratmışlardır.
Bu kitap, “atık ve geri dönüşüm kavramları günlük hayatımıza nasıl ve ne zaman dâhil oldu? Bu kavramlar ne işe yarıyor? Peki, geri dönüşüm kazanım süreçleri gezegenimizin örtüsü olan doğal hayata ya da yoksullara yararlı olabilecek mi?” Sorularına cevap arıyor.
Çöp, bugünkü dünyamızda yeni ve dev bir ekonomik sektör oluşturmuştur. İçerdiği ekonomik değer nedeniyle büyük kârlılıklar yaratan çöp, artık atık olarak adlandırılmaktadır. Atık ve geri dönüşüm kavramları günlük hayatımızın vazgeçilmez kavramları arasına dâhil olmuştur.
Attığımız her adımda bir “geri kazanım” ve “geri dönüşüm” reklâmına/afişine rastlamak mümkündür. Bu afişler bizi, yani sıradan çöp üreticilerini geri dönüşüme katkı yaparak “sulak alanları, ormanları ve hattâ bir ağacı kurtarmaya” çağırmaktadır. Oysa, sanayi çöpleriyle kıyaslandığında, evsel çöplerin –sıradan çöp üreticilerinin– dünyayı kirletme oranı milyarda bir bile değildir.
Sıradan insanlara çağrı yapanlar ise kâr ve rekabetle beslenen büyük sanayi kuruluşlarının kurduğu ya da desteklediği vakıflar/kuruluşlardır. Yani aslında, hem evlerindeki tüketim çılgınlığı hem de işletmelerinin faaliyetleri nedeniyle dünyayı en çok kirletenlerdir. Geri dönüşüm/kazanım adına konuşanlar ve kampanyalar düzenleyenler aslında ucuz hammadde, dolayısıyla yüksek kâr peşindedirler.
Çünkü, “kârlı geri dönüşüm sektörü”ndeki en makbul maddeler kâğıt, cam, plastik, metaller vb. gibi zahmetsizce yeniden satılabilecek olan ürüne dönüştürülebilen maddelerdir. Geri dönüşümden en çok bahsedenler, bugün dev ve kârlı bir sektöre dönüşmüş olan “Çöp Ekonomisi ”ni de yaratmışlardır.
Bu kitap, “atık ve geri dönüşüm kavramları günlük hayatımıza nasıl ve ne zaman dâhil oldu? Bu kavramlar ne işe yarıyor? Peki, geri dönüşüm kazanım süreçleri gezegenimizin örtüsü olan doğal hayata ya da yoksullara yararlı olabilecek mi?” Sorularına cevap arıyor.