Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra devletin yeniden modellenmesi için önemli çalışmalar içerisine girilmiştir. Bu çalışmaların tamamı hem bir gereklilik hem de bir ihtiyaç çerçevesinde değerlendirilebilmektedir. Bu gereklilik ve ihtiyaç kapsamında çok sayıda kanuni düzenleme(ler) yapılmış ve devletin sağlam temeller üzerine oturtularak geleceğe güven içerisinde taşınmasına çalışılmıştır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için belediyecilik alanında da çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar tek seferlik bir uğraş olmaktan daha fazla anlamı ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle belediyecilik tek bir kanun ile uygulanabilecek bir faaliyet türü değildir. Türkiye'de ve dünyada yaşanan gelişmelerin ışığı altında kanunlar güncellenmiş, yeni kanunlar çıkartılmış ve belediyeleri yakından ilgilendiren alanlar için ayrı kanunlar yapılmıştır. Bu kitabın amacı da bu kadar geniş bir alana yayılan kanunları bir araya getirerek incelemektir.
İncelenen kanunlar kabul edildikleri değil, yürürlüğe girmiş oldukları tarihler temel alınarak ifade edilmişlerdir. Dolayısıyla kitapta incelenen kanunların Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş oldukları tarihleri temel alınmıştır.
Çalışma içerisinde incelenen bütün kanun maddeleri yoruma tabi tutulmuş ve kanun maddelerinin tırnak içerisinde doğrudan alıntı yapılmadığı durumlarda ise okuyucunun kanun hükümlerini kolay bir biçimde anlayabilmesi amacıyla ilgili cümleler yeniden kurulmuştur. Bu yöntemden beklenen sonuç okuyucuyu sıkmadan ve okuma akışını bozmadan kanun maddelerinin hedefinde yer alan sonucu okuyucuya aktarabilmektir. Yazılan her kanun maddesinin ortaya çıkarttığı mutlak bir hüküm vardır. Bu çalışmada yapılmak istenen kanun maddesinin hükmünü en sade bir biçimde okuyucuya iletmektir. Çünkü başta öğrenciler olmak üzere konu ile ilgilenen diğer kişiler yalnızca kanun maddelerini okumaktan hoşlanmayabilmektedirler. Bununla birlikte kişiler ister öğrenci ve isterse de devlet görevlisi olsun kanun maddelerinin hükümlerini öğrenmek zorunluluğu içerisindedirler. Bu kitap öğrenme zorunluluğunu ezberleme yöntemini kullanarak değil, okuduğunu kendi kendine anlayabilme özelliği ile yerine getirtmeye çalışmaktadır. Aksi takdirde ezberleme yöntemi ile alınan yolun bir noktada tıkanacağını tahmin etmek zor değildir.
İncelenen kanunların bütün maddeleri değerlendirmeye alınmamıştır. Bunun en önemli sebebi hedef kitleye, ilgili kanunun varmak istediği sonucu en kısa yoldan aktarabilmek isteğidir. Bütün maddelerin tek tek incelendiği bir yöntemin belirlenmesi durumunda yalnızca sayfa sayısı çoğalacak ve kanunun mutlak sonucunun anlaşılması zorlaşabilecektir. Bu sebepten dolayı benimsenen yöntemin daha işlevsel olduğu inancı içerisindeyiz.
Kitap içerisinde Cumhuriyet döneminde belediyeler ile ilgili çıkartılan kanunlar incelenmiş durumdadır. Bu noktada belirtilmesi gerekir ki diğer yerel yönetim birimleri hakkında çıkarılan kanunlar inceleme dışında tutulmuş ve bir takım kanunlar ise belediyeleri ilgilendirmelerine rağmen daha önceden incelenen kanunlar üzerinden ekleme ve çıkarma yaptıkları için bağımsız bir kanun olarak değerlendirilmemiş ve incelemeye konu edilmemişlerdir.
Türkiye'de öğretim teknikleri açısından kısa bir değerlendirme yapılacak olunursa farklı çevreler tarafından sıklıkla dile getirilen ve genel anlamda yanlış bir uygulama olarak kabul edilen ezberci zihniyetin eğitim sistemimizde hâkim konumda olduğu ifade edilebilmektedir. Daha açık bir ifadeyle konuyu özel bir alana uyarlamak gerekirse kamu yönetimi, siyaset bilimi ve kamu yönetimi ve yerel yönetimler bölümlerinde okuyan öğrencilerin meslek bilgileri genel anlamda ezbere dayalı bir sistem üzerinden sürdürülmektedir. Bu bağlamda kişilerin ne kadar fazla kanun maddesi ve sayı numarası ezberlerse o kadar bilgili oldukları yönünde (yanlış!) bir düşünce bulunmaktadır. Bu durum gerek lisans sınavlarında ve gerekse de yüksek lisans ve doktora giriş, yeterlilik ve savunma sınavlarında karşılaşılan bir uygulamadır. Eğer bir kamu yönetimi bölümü öğrencisinin veya mezununun kamu yönetimi bilimi hakkındaki bilgisi ölçülmek isteniyor ise kanun maddelerinde ne yazdığını değil, kanun maddelerinin hangi sonuçları ortaya çıkarttığını sormak ve kendisinden ilgili maddeleri yorumlamasını istemek gerekmektedir. Örneğin öğrenciye veya mezun kişiye 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun herhangi bir maddesi ifade edilerek “İlgili maddede ne yazıyor?” gibi bir soru yöneltmek kişinin bilgisini ölç(e)meyecek seviyede yanlış bir yönlendirme ve değerlendirme biçimi olacaktır. Çünkü önemli olan ilgili kanunun bütün maddelerinin ezberlenmesi değil, kişinin sahip olduğu kamu yönetimi bilgisi ile kanun maddelerini yorumlama yeteneğinin tespit edilmesidir. Aksi takdirde binlerce kanunun milyonlarda maddesini ezberlemek kişiye hiçbir değer katmayacağı gibi gereksiz bir uğraş olarak zaman kaybına ve sonunda da bu işten soğuyarak kişinin değerli bir bilim dalı olan kamu yönetiminden uzaklaşmasına sebep olabilecektir.
Kitabın nihai hedefinin alt benliğinde bilgi aktarmacılığı yerine düşünmenin gerekliliğini vurgulamak yer almaktadır. Bir kitabın yazım amaçlarından birisi de bu olsa gerek…
Bu noktada yapılmaya çalışılan bir yıldızdan koskoca bir evren yaratabilmektir. Bu elbette ki kolay bir iş değildir. Önemli olan yıldızın yerini tespit ederek, evrenin oluşmasına zemin hazırlamaktır.
Bu kitabın, başta siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu yönetimi ve yerel yönetimler (önlisans ve lisans) lisans ve lisansüstü öğrencilerine, konu ile ilgilenen araştırmacılara ve kamu görevlilerine faydalı olacağı inancı içerisindeyiz.
Bir kitap yazmak, sizlerin de takdir edeceğiniz üzere, kolay bir sürece sahip değildir. Süreklilik taşıyan okuma, araştırma ve inceleme aşamalarından geçerek ve sıklıkla geriye dönüşler yapılarak her başlığın yeniden beslenmesini sağlamaya çalışmak yorucu, ancak zevkli bir iştir. Dolayısıyla kitap içerisinde gözden kaçan, daha detaylı bir biçimde incelenmesi gereken ve ihmal olmamakla birlikte eksik kalan veya yeniden düzenlenmesi gereken kısımlar bulunabilmektedir. Bu eksiklikler muhakkak tarafıma ait olmakla birlikte, okuyucuların da ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, zaman içerisinde düzeltileceğinden, düzenleneceğinden ve yeni gelişmeler ışığında güncelleneceğinden kuşku duyulmamalıdır.
Bu kitabın ortaya çıkmasında gerçek değeri ve takdiri hak eden ve bütün akademik hayatım boyunca beni her zaman için destekleyen çok değerli anneme ve babama, kardeşlerim Dildar, Alaattin, Elif ve Kurthan'a teşekkürlerimi sunmak en büyük borcumdur. Dolayısıyla gerçek değeri hak eden kendileridir… İnanıyorum ki eğer sizler olmasaydınız hiçbir şeyim de olmazdı. İyi ki varsınız…
Yrd. Doç. Dr. Konur Alp DEMİR
İstanbul, 2017
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra devletin yeniden modellenmesi için önemli çalışmalar içerisine girilmiştir. Bu çalışmaların tamamı hem bir gereklilik hem de bir ihtiyaç çerçevesinde değerlendirilebilmektedir. Bu gereklilik ve ihtiyaç kapsamında çok sayıda kanuni düzenleme(ler) yapılmış ve devletin sağlam temeller üzerine oturtularak geleceğe güven içerisinde taşınmasına çalışılmıştır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için belediyecilik alanında da çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar tek seferlik bir uğraş olmaktan daha fazla anlamı ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle belediyecilik tek bir kanun ile uygulanabilecek bir faaliyet türü değildir. Türkiye'de ve dünyada yaşanan gelişmelerin ışığı altında kanunlar güncellenmiş, yeni kanunlar çıkartılmış ve belediyeleri yakından ilgilendiren alanlar için ayrı kanunlar yapılmıştır. Bu kitabın amacı da bu kadar geniş bir alana yayılan kanunları bir araya getirerek incelemektir.
İncelenen kanunlar kabul edildikleri değil, yürürlüğe girmiş oldukları tarihler temel alınarak ifade edilmişlerdir. Dolayısıyla kitapta incelenen kanunların Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş oldukları tarihleri temel alınmıştır.
Çalışma içerisinde incelenen bütün kanun maddeleri yoruma tabi tutulmuş ve kanun maddelerinin tırnak içerisinde doğrudan alıntı yapılmadığı durumlarda ise okuyucunun kanun hükümlerini kolay bir biçimde anlayabilmesi amacıyla ilgili cümleler yeniden kurulmuştur. Bu yöntemden beklenen sonuç okuyucuyu sıkmadan ve okuma akışını bozmadan kanun maddelerinin hedefinde yer alan sonucu okuyucuya aktarabilmektir. Yazılan her kanun maddesinin ortaya çıkarttığı mutlak bir hüküm vardır. Bu çalışmada yapılmak istenen kanun maddesinin hükmünü en sade bir biçimde okuyucuya iletmektir. Çünkü başta öğrenciler olmak üzere konu ile ilgilenen diğer kişiler yalnızca kanun maddelerini okumaktan hoşlanmayabilmektedirler. Bununla birlikte kişiler ister öğrenci ve isterse de devlet görevlisi olsun kanun maddelerinin hükümlerini öğrenmek zorunluluğu içerisindedirler. Bu kitap öğrenme zorunluluğunu ezberleme yöntemini kullanarak değil, okuduğunu kendi kendine anlayabilme özelliği ile yerine getirtmeye çalışmaktadır. Aksi takdirde ezberleme yöntemi ile alınan yolun bir noktada tıkanacağını tahmin etmek zor değildir.
İncelenen kanunların bütün maddeleri değerlendirmeye alınmamıştır. Bunun en önemli sebebi hedef kitleye, ilgili kanunun varmak istediği sonucu en kısa yoldan aktarabilmek isteğidir. Bütün maddelerin tek tek incelendiği bir yöntemin belirlenmesi durumunda yalnızca sayfa sayısı çoğalacak ve kanunun mutlak sonucunun anlaşılması zorlaşabilecektir. Bu sebepten dolayı benimsenen yöntemin daha işlevsel olduğu inancı içerisindeyiz.
Kitap içerisinde Cumhuriyet döneminde belediyeler ile ilgili çıkartılan kanunlar incelenmiş durumdadır. Bu noktada belirtilmesi gerekir ki diğer yerel yönetim birimleri hakkında çıkarılan kanunlar inceleme dışında tutulmuş ve bir takım kanunlar ise belediyeleri ilgilendirmelerine rağmen daha önceden incelenen kanunlar üzerinden ekleme ve çıkarma yaptıkları için bağımsız bir kanun olarak değerlendirilmemiş ve incelemeye konu edilmemişlerdir.
Türkiye'de öğretim teknikleri açısından kısa bir değerlendirme yapılacak olunursa farklı çevreler tarafından sıklıkla dile getirilen ve genel anlamda yanlış bir uygulama olarak kabul edilen ezberci zihniyetin eğitim sistemimizde hâkim konumda olduğu ifade edilebilmektedir. Daha açık bir ifadeyle konuyu özel bir alana uyarlamak gerekirse kamu yönetimi, siyaset bilimi ve kamu yönetimi ve yerel yönetimler bölümlerinde okuyan öğrencilerin meslek bilgileri genel anlamda ezbere dayalı bir sistem üzerinden sürdürülmektedir. Bu bağlamda kişilerin ne kadar fazla kanun maddesi ve sayı numarası ezberlerse o kadar bilgili oldukları yönünde (yanlış!) bir düşünce bulunmaktadır. Bu durum gerek lisans sınavlarında ve gerekse de yüksek lisans ve doktora giriş, yeterlilik ve savunma sınavlarında karşılaşılan bir uygulamadır. Eğer bir kamu yönetimi bölümü öğrencisinin veya mezununun kamu yönetimi bilimi hakkındaki bilgisi ölçülmek isteniyor ise kanun maddelerinde ne yazdığını değil, kanun maddelerinin hangi sonuçları ortaya çıkarttığını sormak ve kendisinden ilgili maddeleri yorumlamasını istemek gerekmektedir. Örneğin öğrenciye veya mezun kişiye 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun herhangi bir maddesi ifade edilerek “İlgili maddede ne yazıyor?” gibi bir soru yöneltmek kişinin bilgisini ölç(e)meyecek seviyede yanlış bir yönlendirme ve değerlendirme biçimi olacaktır. Çünkü önemli olan ilgili kanunun bütün maddelerinin ezberlenmesi değil, kişinin sahip olduğu kamu yönetimi bilgisi ile kanun maddelerini yorumlama yeteneğinin tespit edilmesidir. Aksi takdirde binlerce kanunun milyonlarda maddesini ezberlemek kişiye hiçbir değer katmayacağı gibi gereksiz bir uğraş olarak zaman kaybına ve sonunda da bu işten soğuyarak kişinin değerli bir bilim dalı olan kamu yönetiminden uzaklaşmasına sebep olabilecektir.
Kitabın nihai hedefinin alt benliğinde bilgi aktarmacılığı yerine düşünmenin gerekliliğini vurgulamak yer almaktadır. Bir kitabın yazım amaçlarından birisi de bu olsa gerek…
Bu noktada yapılmaya çalışılan bir yıldızdan koskoca bir evren yaratabilmektir. Bu elbette ki kolay bir iş değildir. Önemli olan yıldızın yerini tespit ederek, evrenin oluşmasına zemin hazırlamaktır.
Bu kitabın, başta siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu yönetimi ve yerel yönetimler (önlisans ve lisans) lisans ve lisansüstü öğrencilerine, konu ile ilgilenen araştırmacılara ve kamu görevlilerine faydalı olacağı inancı içerisindeyiz.
Bir kitap yazmak, sizlerin de takdir edeceğiniz üzere, kolay bir sürece sahip değildir. Süreklilik taşıyan okuma, araştırma ve inceleme aşamalarından geçerek ve sıklıkla geriye dönüşler yapılarak her başlığın yeniden beslenmesini sağlamaya çalışmak yorucu, ancak zevkli bir iştir. Dolayısıyla kitap içerisinde gözden kaçan, daha detaylı bir biçimde incelenmesi gereken ve ihmal olmamakla birlikte eksik kalan veya yeniden düzenlenmesi gereken kısımlar bulunabilmektedir. Bu eksiklikler muhakkak tarafıma ait olmakla birlikte, okuyucuların da ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, zaman içerisinde düzeltileceğinden, düzenleneceğinden ve yeni gelişmeler ışığında güncelleneceğinden kuşku duyulmamalıdır.
Bu kitabın ortaya çıkmasında gerçek değeri ve takdiri hak eden ve bütün akademik hayatım boyunca beni her zaman için destekleyen çok değerli anneme ve babama, kardeşlerim Dildar, Alaattin, Elif ve Kurthan'a teşekkürlerimi sunmak en büyük borcumdur. Dolayısıyla gerçek değeri hak eden kendileridir… İnanıyorum ki eğer sizler olmasaydınız hiçbir şeyim de olmazdı. İyi ki varsınız…
Yrd. Doç. Dr. Konur Alp DEMİR
İstanbul, 2017