Ceza, suçunu arıyor.
Bir sabah uyandığında tutuklandığını öğrenen Josef K. için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Kendisine neden cezalandırıldığı, davanın ne zaman ve nerede yapıldığı asla söylenmemektedir. Josef K.'nın, suçsuz olduğunu bildiği hâlde, içinde bulunduğu tuhaf durumu asla sorgulamayışı ise onu, kaçınılmaz sona adım adım yaklaştırmaktadır.
“Ama suçlu değilim ben. Bir hata söz konusu. Ayrıca bir insan nasıl suçlu olabilir ki? Hepimiz insanız ve birbirimize benziyoruz.”
“Benim özüm korkudur,” diyen Kafka için hayatın kendisi, yargılamalar ve aklanmalarla sürüp giden bir davadır. Sanığı için âdeta bir kâbusa dönüşen bu davada, bireyin kurtulmasının tek yolu, bu kâbusu kendi seçimiyle sonlandırmasıdır.
Romanın adı ise tesadüf değildir çünkü hepimiz her an her yerde birer yargıç ya da sanığız.
Bir sanığın gamsız olması yerine endişeli olması daha iyidir çünkü gamsız olan kişi farkına varamadan kendini terazinin bir kefesinde bulup günahlarının ağırlığıyla tartılabilir.
Ceza, suçunu arıyor.
Bir sabah uyandığında tutuklandığını öğrenen Josef K. için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Kendisine neden cezalandırıldığı, davanın ne zaman ve nerede yapıldığı asla söylenmemektedir. Josef K.'nın, suçsuz olduğunu bildiği hâlde, içinde bulunduğu tuhaf durumu asla sorgulamayışı ise onu, kaçınılmaz sona adım adım yaklaştırmaktadır.
“Ama suçlu değilim ben. Bir hata söz konusu. Ayrıca bir insan nasıl suçlu olabilir ki? Hepimiz insanız ve birbirimize benziyoruz.”
“Benim özüm korkudur,” diyen Kafka için hayatın kendisi, yargılamalar ve aklanmalarla sürüp giden bir davadır. Sanığı için âdeta bir kâbusa dönüşen bu davada, bireyin kurtulmasının tek yolu, bu kâbusu kendi seçimiyle sonlandırmasıdır.
Romanın adı ise tesadüf değildir çünkü hepimiz her an her yerde birer yargıç ya da sanığız.
Bir sanığın gamsız olması yerine endişeli olması daha iyidir çünkü gamsız olan kişi farkına varamadan kendini terazinin bir kefesinde bulup günahlarının ağırlığıyla tartılabilir.