Doğduğunda kendini savunma ve hayatta kalma açısından en savunmasız tür olarak insan, bu zaafını aile, toplum gibi ilişkilerle, sevgi ve dayanışma bağıyla gidermektedir. Doğada çocukluk evresi en uzun süren tür olarak insan yaşamının bu dönemini nasıl geçirdiği tüm yaşamı boyunca etkili olmaktadır. Charles Dickens'ın “David Copperfield” adlı romanı, tür olarak insanın çocukluk kavramına ve fenomenine odaklanmıştır. Romanda umut ve adalet duygusunun vazgeçilmez değeri öne çıkarılmıştır.
Romanın esas karakteri olan David doğmadan 6 ay önce, babası ölmüştür. Annesi ve dadısı Peggoty büyütmüşlerdir. O, henüz çocukken genç ve güzel annesi, Murdstone adlı sert, kaba ve acımasız biriyle evlenir. Kısa bir süre sonra, annesi de ölen David kimsesiz kalır, Londra'ya gönderilir. Orada, yoksul Miscowber'lerin evinde kalır ve şarap evinde çalışır. Teyzesi Betsey'yi bulur; ona sığınır. Dora ile tanışır ve ona âşık olur. Artık David'in kâbus gibi geçen çocukluk ve ilk gençlik günleri yerini mutlu ve umutlu günler başlar.
Doğduğunda kendini savunma ve hayatta kalma açısından en savunmasız tür olarak insan, bu zaafını aile, toplum gibi ilişkilerle, sevgi ve dayanışma bağıyla gidermektedir. Doğada çocukluk evresi en uzun süren tür olarak insan yaşamının bu dönemini nasıl geçirdiği tüm yaşamı boyunca etkili olmaktadır. Charles Dickens'ın “David Copperfield” adlı romanı, tür olarak insanın çocukluk kavramına ve fenomenine odaklanmıştır. Romanda umut ve adalet duygusunun vazgeçilmez değeri öne çıkarılmıştır.
Romanın esas karakteri olan David doğmadan 6 ay önce, babası ölmüştür. Annesi ve dadısı Peggoty büyütmüşlerdir. O, henüz çocukken genç ve güzel annesi, Murdstone adlı sert, kaba ve acımasız biriyle evlenir. Kısa bir süre sonra, annesi de ölen David kimsesiz kalır, Londra'ya gönderilir. Orada, yoksul Miscowber'lerin evinde kalır ve şarap evinde çalışır. Teyzesi Betsey'yi bulur; ona sığınır. Dora ile tanışır ve ona âşık olur. Artık David'in kâbus gibi geçen çocukluk ve ilk gençlik günleri yerini mutlu ve umutlu günler başlar.