Değişerek Nasıl Değiştirebiliriz

Stok Kodu:
9786054723492
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
240
Baskı:
9
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786054723492
485912
Değişerek Nasıl Değiştirebiliriz
Değişerek Nasıl Değiştirebiliriz
20.00

Cimri davranış yalnız para v.b. maddi değer istifçiliği biçiminde değil, başka insanları sevindirmek, mutlu etmekten kaçınmak suretiyle de yaşanır. Bir nevi sevgi ve övgü cimriliğidir bu. "Korkulu insan"da sıklıkla rastlanılan bu davranışın kökeni, gurur ve toplumsal ilgi bozukluğudur. O, başkaları için değil, yalnız kendisi için emek ve zamanını harcar. Bu inanç ve davranış, yaşamak için güçlü olmak gerekir fikrinden doğuyor. Diğer insanlara elinizden geleni yaparsınız. Ama iş kendi varlığınızı sürdürme noktasında ise, önce kendinizi kurtarmaya bakarsınız. Bazıları bunun temel içgüdü (yaşamı sürdürme güdüsü) olduğunu söylüyor. Oysa bizim temel içgüdümüz yaşamı sürdürme değil - adalet, birlik ve sevgidir. Eğer temel içgüdümüz yalnız bizim yaşamımızı sürdürme olsaydı, asla düşmek üzere olan bir çocuğu, boğulmakta olan bir adamı, hiç kimseyi hiç bir şeyden kurtarmazdınız. Bu, bir çıkar birliği duygusu da değildir. Düşman saydığımız insanlara yapılan haksızlığı da başkaldırtıcı bulabiliriz. Ortada, yalnızca insanın kaderini başkalarınınkiyle özdeşleştirmesi ve bir taraf seçmesi vardır. Demek ki birey, tek başına, savunmak istediği değerlerin toplamı değildir. Bu değeri meydana getirmek için, en azından “bütün insanlık” gerekir. Bu görüş açısından, insanlık dayanışması tabiat ötesi bir bağlılıktır. Hepimiz (bir)den gelen bir anlayışta, biri incindiğinde veya tehlikeye maruz kaldığında, kendimizi iyi hissetmek imkânsızdır. Böyle yüksek bir anlayışta da, sorumsuz davranışlar olmaz. Eğer seviyorsam, ilgilenirim; yani, öteki insanın gelişmesi ve mutluluğu ile ilgiliyim, bir seyirci değilim. Sorumluyum; yani onun belirttiği ve belirtemediği ihtiyaçlarına karşılık veririm. Ona saygı duyarım; yani, onu olduğu gibi tarafsız olarak, kendi korku ve isteklerime kapılmadan görürüm.

Seven yüceltmez ya da aşağılamaz "sevilen kişinin" kendini geliştirmesini, özgün kişiliği ve yetenekleri ile var olabilmesini ve yaşayabilmesini destekler. Korkunun olduğu yerde, hak, hakikat, anlayış, sevgi, saygı ve verimlilik yoktur. Sevemeyen, potansiyelince üretemeyen insanın yaşamı boşluklarla doludur. Korku ve suçluluk, insanın tek ve gerçek düşmanlarıdır. Herkes insanlık onuruna uygun bir yaşam sürdüğünde ve korkudan arındığında, başkalarının sahip olduğuna da göz dikmeyecektir.

- Adem Halil Şenkal

Cimri davranış yalnız para v.b. maddi değer istifçiliği biçiminde değil, başka insanları sevindirmek, mutlu etmekten kaçınmak suretiyle de yaşanır. Bir nevi sevgi ve övgü cimriliğidir bu. "Korkulu insan"da sıklıkla rastlanılan bu davranışın kökeni, gurur ve toplumsal ilgi bozukluğudur. O, başkaları için değil, yalnız kendisi için emek ve zamanını harcar. Bu inanç ve davranış, yaşamak için güçlü olmak gerekir fikrinden doğuyor. Diğer insanlara elinizden geleni yaparsınız. Ama iş kendi varlığınızı sürdürme noktasında ise, önce kendinizi kurtarmaya bakarsınız. Bazıları bunun temel içgüdü (yaşamı sürdürme güdüsü) olduğunu söylüyor. Oysa bizim temel içgüdümüz yaşamı sürdürme değil - adalet, birlik ve sevgidir. Eğer temel içgüdümüz yalnız bizim yaşamımızı sürdürme olsaydı, asla düşmek üzere olan bir çocuğu, boğulmakta olan bir adamı, hiç kimseyi hiç bir şeyden kurtarmazdınız. Bu, bir çıkar birliği duygusu da değildir. Düşman saydığımız insanlara yapılan haksızlığı da başkaldırtıcı bulabiliriz. Ortada, yalnızca insanın kaderini başkalarınınkiyle özdeşleştirmesi ve bir taraf seçmesi vardır. Demek ki birey, tek başına, savunmak istediği değerlerin toplamı değildir. Bu değeri meydana getirmek için, en azından “bütün insanlık” gerekir. Bu görüş açısından, insanlık dayanışması tabiat ötesi bir bağlılıktır. Hepimiz (bir)den gelen bir anlayışta, biri incindiğinde veya tehlikeye maruz kaldığında, kendimizi iyi hissetmek imkânsızdır. Böyle yüksek bir anlayışta da, sorumsuz davranışlar olmaz. Eğer seviyorsam, ilgilenirim; yani, öteki insanın gelişmesi ve mutluluğu ile ilgiliyim, bir seyirci değilim. Sorumluyum; yani onun belirttiği ve belirtemediği ihtiyaçlarına karşılık veririm. Ona saygı duyarım; yani, onu olduğu gibi tarafsız olarak, kendi korku ve isteklerime kapılmadan görürüm.

Seven yüceltmez ya da aşağılamaz "sevilen kişinin" kendini geliştirmesini, özgün kişiliği ve yetenekleri ile var olabilmesini ve yaşayabilmesini destekler. Korkunun olduğu yerde, hak, hakikat, anlayış, sevgi, saygı ve verimlilik yoktur. Sevemeyen, potansiyelince üretemeyen insanın yaşamı boşluklarla doludur. Korku ve suçluluk, insanın tek ve gerçek düşmanlarıdır. Herkes insanlık onuruna uygun bir yaşam sürdüğünde ve korkudan arındığında, başkalarının sahip olduğuna da göz dikmeyecektir.

- Adem Halil Şenkal

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat