21. yüzyılda yaşanan hızlı toplumsal, siyasal ve iktisadi değişim karşısında, tek başına temsili demokrasinin araçları yetersiz kalmaktadır. Temsil sorunu ile ortaya çıkan demokrasi açığı için katılımcı demokrasi araçları ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte, katılımcı demokrasinin gelişiminde ve etkinliğinde güçlü birey ve gönüllülük önemli olup, etkin gönüllülükte temel faktör güçlü motivasyondur. Son yıllarda gönüllülükle ilgili yaşanan motivasyon kaybı, demokrasinin motivasyon kaybı anlamına gelmekte ve sorun temsil krizine dönüşmektedir. Sorunun çözümü adına bugün toplumların en büyük ihtiyacı, bağlanma etiği çerçevesinde değerlendirilebilecek bir motivasyon aracıdır.
Afet temelli risklerin, gelecek yönelimli planlamalar ve ortak iyiye umut taşınabilmesi adına, yönetilebilmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte bugün artık risklerin yönetimi, hem yönetimlerin meşruiyeti hem de küresel alanda bir ülkenin egemenliğini sağlaması adına da son derece önemlidir. En başta da toplumların alt tür olmamak adına, karşı karşıya oldukları riskleri yönetebilmeleri gerekmektedir. Kitap temel olarak, bütünleşik afet yönetimi pratiğinin, temsil krizinde çözümleyici olup-olamayacağına yanıt aramaktadır. Çözüm, daha güçlü bir demokrasi ve sorunlara direnç kazanmış bir toplum anlamına gelmektedir. Peki ya aksi; çıkış bulunamazsa; o zaman, risk yönetimi kaynaklı küresel egemenlik ve biyolojik eşitsizlik temelinde, alt tür tartışmalarının daha ciddi yapılması gerekmektedir.
21. yüzyılda yaşanan hızlı toplumsal, siyasal ve iktisadi değişim karşısında, tek başına temsili demokrasinin araçları yetersiz kalmaktadır. Temsil sorunu ile ortaya çıkan demokrasi açığı için katılımcı demokrasi araçları ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte, katılımcı demokrasinin gelişiminde ve etkinliğinde güçlü birey ve gönüllülük önemli olup, etkin gönüllülükte temel faktör güçlü motivasyondur. Son yıllarda gönüllülükle ilgili yaşanan motivasyon kaybı, demokrasinin motivasyon kaybı anlamına gelmekte ve sorun temsil krizine dönüşmektedir. Sorunun çözümü adına bugün toplumların en büyük ihtiyacı, bağlanma etiği çerçevesinde değerlendirilebilecek bir motivasyon aracıdır.
Afet temelli risklerin, gelecek yönelimli planlamalar ve ortak iyiye umut taşınabilmesi adına, yönetilebilmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte bugün artık risklerin yönetimi, hem yönetimlerin meşruiyeti hem de küresel alanda bir ülkenin egemenliğini sağlaması adına da son derece önemlidir. En başta da toplumların alt tür olmamak adına, karşı karşıya oldukları riskleri yönetebilmeleri gerekmektedir. Kitap temel olarak, bütünleşik afet yönetimi pratiğinin, temsil krizinde çözümleyici olup-olamayacağına yanıt aramaktadır. Çözüm, daha güçlü bir demokrasi ve sorunlara direnç kazanmış bir toplum anlamına gelmektedir. Peki ya aksi; çıkış bulunamazsa; o zaman, risk yönetimi kaynaklı küresel egemenlik ve biyolojik eşitsizlik temelinde, alt tür tartışmalarının daha ciddi yapılması gerekmektedir.