Kültür, çok yönlü boyutu ile önemli ve etkin bir kavramı ifade etmektedir. Kültürün, tüm zamanlar boyunca varlığını koruduğunu göz önüne alırsak, yaşam sürecimizde en temel, baskın ve aynı zamanda sürdürülebilir nitelikte bir kavram olduğunu görebiliriz. İletişim, kültürün, sosyal ve dilbilimsel anlamda önemli bir taşıyıcısıdır. İletişimle kültür arasındaki dinamik bağ, toplumların etkileşimi dilbilimsel anlamda analiz edildiğinde, daha iyi anlaşılmaktadır. Dil ve kültür, iletişim aracılığıyla yayılmakta, gelişebilmekte, daha da önemlisi etkinleştirilmekte ve medya araçları ile güçlendirilmektedir. Medyanın temel iletişim araçlarından biri olan dil vasıtasıyla kültürler arasında entegrasyonu sağladığı gerçeğinden yola çıkarsak, ‘enformasyon çağı' olarak adlandırılan günümüzün hızlı ve dinamik bilgi toplumunda, bu kavramların doğru bir biçimde tanımlanması ve kültürün taşıyıcısı oldukları gerçeğiyle amacına uygun yöntemlerle analiz edilmesi gerekmektedir. Medyanın bu baskın konumu, kültürlerin değişime uğramasıyla tek tipliliğe doğru giden bir süreç başlatmakta, bu da küreselleşme kavramının özünü oluşturmaktadır.
Kültür, çok yönlü boyutu ile önemli ve etkin bir kavramı ifade etmektedir. Kültürün, tüm zamanlar boyunca varlığını koruduğunu göz önüne alırsak, yaşam sürecimizde en temel, baskın ve aynı zamanda sürdürülebilir nitelikte bir kavram olduğunu görebiliriz. İletişim, kültürün, sosyal ve dilbilimsel anlamda önemli bir taşıyıcısıdır. İletişimle kültür arasındaki dinamik bağ, toplumların etkileşimi dilbilimsel anlamda analiz edildiğinde, daha iyi anlaşılmaktadır. Dil ve kültür, iletişim aracılığıyla yayılmakta, gelişebilmekte, daha da önemlisi etkinleştirilmekte ve medya araçları ile güçlendirilmektedir. Medyanın temel iletişim araçlarından biri olan dil vasıtasıyla kültürler arasında entegrasyonu sağladığı gerçeğinden yola çıkarsak, ‘enformasyon çağı' olarak adlandırılan günümüzün hızlı ve dinamik bilgi toplumunda, bu kavramların doğru bir biçimde tanımlanması ve kültürün taşıyıcısı oldukları gerçeğiyle amacına uygun yöntemlerle analiz edilmesi gerekmektedir. Medyanın bu baskın konumu, kültürlerin değişime uğramasıyla tek tipliliğe doğru giden bir süreç başlatmakta, bu da küreselleşme kavramının özünü oluşturmaktadır.