İslam, herşeye hakıını veren, yerli yerine koyan, akla ve kalbe hitap eden, kalbi ve ruhu terbiye eden, tüm hayatı düzenleyen, insanların birlikte yaşamalarını sağlayan, medeniyeti tanzim eden ilahi bir projedir. O, ne kırılacak, dağılacak kadar ince ve homojen; ne de dokunulamaz derecede katkı ve haşindir. O, ne ruhbanlık derecesinde zahit, ne sekülerlik seviyesinde maddecidir. O, Hz. Peygamber ile arkadaşlarının hayatında anlamını bulan dindir.
İslam, ruhbanlığı reddettiği gibi, nefsani arzulara boyun eğmeyi de reddeder. İsrafı yasakladığı gibi cimriliği de yeğlemez. İbadet adına emeğiü, emek adına ibadeti ihmal etmez. İyi niyetle yapılan her yararlı hareketi ibadet kapsamında değerlendirir. Eğlenceyi bir ihtiyaç gördüğü gibi, hayatın eğlenme ve eğlenceden ibaret olmadığını belirtir. Ruh namına bedeni, beden adına ruhun ihtiyaçlarını ihmal etmez. Herkese ve her şeye hakkını verir. Dünya adına ahireti, ahiret adına dünyayı ihmal etmez.
İslam, herşeye hakıını veren, yerli yerine koyan, akla ve kalbe hitap eden, kalbi ve ruhu terbiye eden, tüm hayatı düzenleyen, insanların birlikte yaşamalarını sağlayan, medeniyeti tanzim eden ilahi bir projedir. O, ne kırılacak, dağılacak kadar ince ve homojen; ne de dokunulamaz derecede katkı ve haşindir. O, ne ruhbanlık derecesinde zahit, ne sekülerlik seviyesinde maddecidir. O, Hz. Peygamber ile arkadaşlarının hayatında anlamını bulan dindir.
İslam, ruhbanlığı reddettiği gibi, nefsani arzulara boyun eğmeyi de reddeder. İsrafı yasakladığı gibi cimriliği de yeğlemez. İbadet adına emeğiü, emek adına ibadeti ihmal etmez. İyi niyetle yapılan her yararlı hareketi ibadet kapsamında değerlendirir. Eğlenceyi bir ihtiyaç gördüğü gibi, hayatın eğlenme ve eğlenceden ibaret olmadığını belirtir. Ruh namına bedeni, beden adına ruhun ihtiyaçlarını ihmal etmez. Herkese ve her şeye hakkını verir. Dünya adına ahireti, ahiret adına dünyayı ihmal etmez.