Cömertlikte eli açık, ihsanda merhametli Allah'a hamd olsun. O ki, en sağlıklıların hasta, hitabeti en kuvvetlilerin konuşmaktan aciz oldukları bir devirde, haram ile mubahı açıkça belirten ayrıntılı bir izahla, Vahiyle birlikte Cebrail'i Allah Yolunun yolcusu olan, Mürşidi ve Kandili yücelten Muhammed'e (Allah'ın salat ve selamı onun, ailesinin ve şerefli neslinin üzerine olsun) gönderdi. İmdi, kul Mahmûd ibn el-Hüseyin ibn Muhammed (el-Kâşgarî) der ki: 1072 senesinde yazımına başlanan Kitâbu Lugâti't Türk bu sözlerle açılır. Asya içlerinden Anadolu'ya kadar uzanan coğrafyada dağınık bir biçimde yaşayan ve gün geçtikçe dünya sahnesinde etkilerini arttıran bu insanların kim olduğu sorusuna bir yanıt olarak yazılan kitap tüm Türk ve Türkmen lehçelerini bir araya getirmek amacıyla çıktığı yolunda, bu halkların yaşayışlarının, inançlarının, mitlerinin ve tarihlerinin tanığı olmuştur. Sayıları "sadece Cenab-ı Hak tarafından bilinebilecek" bu kavimlerin, alt-kavimlerin, kollar ve ailelerin kullandıkları sözcükler ve dillerini inşa ettikleri kaideler ve ilkeler Arapça lügatlarındaki tertip çerçevesinde aktarılmış âlimâne bir terkiple sunulmuştur. Dîvânü Lugâti't-Türk adıyla maruf bu eserin yeni bir Türkçe çevirisinin yapılması ve bu gizli hazinenin Arapça bilmeyen okuyucu için yeni bir düzen içinde sunulması şiarıyla yayınevimiz işe koyuldu. Mahmûd el-Kâşgarî'nin özgün eseri Arapça dilbilgisine ait sözcük özellikleri uyarınca sınırları çizilmiş sekiz kitaptan oluşur; her kitap, sözcüğün içerdiği harf sayısına/niteliğine göre kurulan çeşitli vezinlerle belirlenen alt bölümlere ayrılmıştır; sözcükler bu bölümler boyunca sıralanır ve dilbilgisi açıklamaları bu alt bölümlerin nitelikleri uyarınca ve -kitabın başındaki tanıtım bölümü hariç- yeri geldiğinde verilir. Bu düzen içinde sözcüklere ve açıklamalara ulaşmak modern okuyucu için zordur. Buradan hareketle Kabalcı edisyonunu metni eksiksiz ve işlevsel bir biçimde sunacak iki bölüm üzerine inşa ettik - önce özgün tertipdeki sırayla sözcükler ve açıklamalar sunulmakta, sonrasında ise kitapta geçen tüm sözcükler A'dan Z'ye çağdaş bir sözlük biçimi içinde tanımlarıyla birlikte yer almaktadır. Dîvânü Lugâti't-Türk'ün sayfaları içinde modern dilbilim kavramlarıyla aydınlatılmış kadim dili, tarihi, efsaneyi, katli ve katili, inancı ve inananları, yaşama ve ölüme, kışa ve bahara dair hikmetleri bulacaksınız... Mahmûd ibn el-Hüseyin der ki: Kitabımıza başlarken bildirdiğimiz Türk lehçelerini bir araya getirme, ilkelerini gösterme, kurallarını açıklama ve aralarındaki farkları iyi bir düzenle tanzim etme niyetimizi gerçekleştirdik. Vaadimiz yerine getirilmiş ve gayemize ulaşılmıştır. Tüm fazlalıkları, gereksiz süsleri, aşırılıkları ve metni uzatan unsurları kitabın dışında bıraktım. Son söz geldi çattı ve yazdıklarımız ebedi bir hazine olarak bâki kaldı. Kitap bitti. Hamd Ezeli ve Ebedi Olan Allah'a , salat ve selam Muhammed'e ve onun soyuna.
Cömertlikte eli açık, ihsanda merhametli Allah'a hamd olsun. O ki, en sağlıklıların hasta, hitabeti en kuvvetlilerin konuşmaktan aciz oldukları bir devirde, haram ile mubahı açıkça belirten ayrıntılı bir izahla, Vahiyle birlikte Cebrail'i Allah Yolunun yolcusu olan, Mürşidi ve Kandili yücelten Muhammed'e (Allah'ın salat ve selamı onun, ailesinin ve şerefli neslinin üzerine olsun) gönderdi. İmdi, kul Mahmûd ibn el-Hüseyin ibn Muhammed (el-Kâşgarî) der ki: 1072 senesinde yazımına başlanan Kitâbu Lugâti't Türk bu sözlerle açılır. Asya içlerinden Anadolu'ya kadar uzanan coğrafyada dağınık bir biçimde yaşayan ve gün geçtikçe dünya sahnesinde etkilerini arttıran bu insanların kim olduğu sorusuna bir yanıt olarak yazılan kitap tüm Türk ve Türkmen lehçelerini bir araya getirmek amacıyla çıktığı yolunda, bu halkların yaşayışlarının, inançlarının, mitlerinin ve tarihlerinin tanığı olmuştur. Sayıları "sadece Cenab-ı Hak tarafından bilinebilecek" bu kavimlerin, alt-kavimlerin, kollar ve ailelerin kullandıkları sözcükler ve dillerini inşa ettikleri kaideler ve ilkeler Arapça lügatlarındaki tertip çerçevesinde aktarılmış âlimâne bir terkiple sunulmuştur. Dîvânü Lugâti't-Türk adıyla maruf bu eserin yeni bir Türkçe çevirisinin yapılması ve bu gizli hazinenin Arapça bilmeyen okuyucu için yeni bir düzen içinde sunulması şiarıyla yayınevimiz işe koyuldu. Mahmûd el-Kâşgarî'nin özgün eseri Arapça dilbilgisine ait sözcük özellikleri uyarınca sınırları çizilmiş sekiz kitaptan oluşur; her kitap, sözcüğün içerdiği harf sayısına/niteliğine göre kurulan çeşitli vezinlerle belirlenen alt bölümlere ayrılmıştır; sözcükler bu bölümler boyunca sıralanır ve dilbilgisi açıklamaları bu alt bölümlerin nitelikleri uyarınca ve -kitabın başındaki tanıtım bölümü hariç- yeri geldiğinde verilir. Bu düzen içinde sözcüklere ve açıklamalara ulaşmak modern okuyucu için zordur. Buradan hareketle Kabalcı edisyonunu metni eksiksiz ve işlevsel bir biçimde sunacak iki bölüm üzerine inşa ettik - önce özgün tertipdeki sırayla sözcükler ve açıklamalar sunulmakta, sonrasında ise kitapta geçen tüm sözcükler A'dan Z'ye çağdaş bir sözlük biçimi içinde tanımlarıyla birlikte yer almaktadır. Dîvânü Lugâti't-Türk'ün sayfaları içinde modern dilbilim kavramlarıyla aydınlatılmış kadim dili, tarihi, efsaneyi, katli ve katili, inancı ve inananları, yaşama ve ölüme, kışa ve bahara dair hikmetleri bulacaksınız... Mahmûd ibn el-Hüseyin der ki: Kitabımıza başlarken bildirdiğimiz Türk lehçelerini bir araya getirme, ilkelerini gösterme, kurallarını açıklama ve aralarındaki farkları iyi bir düzenle tanzim etme niyetimizi gerçekleştirdik. Vaadimiz yerine getirilmiş ve gayemize ulaşılmıştır. Tüm fazlalıkları, gereksiz süsleri, aşırılıkları ve metni uzatan unsurları kitabın dışında bıraktım. Son söz geldi çattı ve yazdıklarımız ebedi bir hazine olarak bâki kaldı. Kitap bitti. Hamd Ezeli ve Ebedi Olan Allah'a , salat ve selam Muhammed'e ve onun soyuna.