Yaratma sancısına katılamadığımız bir pozitivizmi, onu yaratan bilim-felsefe sorunlarını, zihinsel yaşamda yeniden üretmeye ve anlamaya çabalamadan eski sorunsalların felsefi gerekçelerini ve kültürel belirleyici, ideolojik itici güçlerini yeniden tartışmadan, dolayısıyla çelişkilere ve belirsizliklere sürüklenen sorunları yeni sorunsallara dönüştürmeden, bu dönüşümü göze almaya hazırlanmadan, kısacası şu olup bitici ve de tek ve mutlak seçenekli (daha doğrusu yukarıda belirttiğimiz anlamda, seçeneklerden yoksun) pozitivizmin “durum mahkemesini” yapmadan, körü körüne oynanan şu bilimcilik oyununun kuklaları, acaba eleştirilmesi gereken bir şeyler olduğunun farkındalar mı?
Yaratma sancısına katılamadığımız bir pozitivizmi, onu yaratan bilim-felsefe sorunlarını, zihinsel yaşamda yeniden üretmeye ve anlamaya çabalamadan eski sorunsalların felsefi gerekçelerini ve kültürel belirleyici, ideolojik itici güçlerini yeniden tartışmadan, dolayısıyla çelişkilere ve belirsizliklere sürüklenen sorunları yeni sorunsallara dönüştürmeden, bu dönüşümü göze almaya hazırlanmadan, kısacası şu olup bitici ve de tek ve mutlak seçenekli (daha doğrusu yukarıda belirttiğimiz anlamda, seçeneklerden yoksun) pozitivizmin “durum mahkemesini” yapmadan, körü körüne oynanan şu bilimcilik oyununun kuklaları, acaba eleştirilmesi gereken bir şeyler olduğunun farkındalar mı?