Doğu'nun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatından Mesnevi

Stok Kodu:
9786055227074
Boyut:
15.00x23.00
Sayfa Sayısı:
912
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786055227074
403725
Doğu'nun Uzun Hikayesi
Doğu'nun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatından Mesnevi
50.00
Türkler, Uygurlar döneminde temelini atıp şiirlerinde kullandıkları ve "aa, bb, cc" şeklinde kafiyelendirdikleri şiir yapısıyla Arap edebiyatında gördükleri mesnevi formu arasındaki paralellikten dolayı, bu tarz şiiri hiç yabancılık çekmeden kullanmışlar, hatta daha da geliştirip olgunlaştırarak tam bir sentez oluşturmuşlardır. Bu da Türklerde mesnevi formunun Fars mesnevilerinden değil, bizatihi Uygur dönemi Türk şiiri ile Arap şiirinden esinlenerek kullanılmış olabileceğini göstermektedir. Çünkü İslamiyet'i kabul eden Türkler, ilk dönemlerde hem Araplarla daha çok içlidışlı olmuşlar hem de onlarla birlikte ve yan yana yaşamışlardır. Abbasi edebiyatının oluşmasına ise katkı sağlamışladır.Bunun yanında kendi edebi geleneğinde olan şiir tarzına benzeyen bu formu Arap ve Fars edebiyatında gören Türk dili olup da Arapça ve Farsça şiir söyleyen şairler, buna zorluk çekmeden adapte olmuşlar. Türkçenin yanında Arapça ve Farsça şiir söyleyen şairler, buna zorluk çekmeden mesnevilerde kaleme almışlardır. ayrıca bunazım şeklinen gelişip tekamüle ulaşmasında önemli katkılar sağlamışlardır. Nitekim her ne kadar Fars edebiyatında tertip bakımandan yetkin ilk mesnevi Firdevsi tarafından yazılmışsa da onu şekil, vezin, tertip ve muhteva bakımından mükemmel hale getiren Türk asıllı Genceli Nizami olmuştur. Özellikle edebiyat nazariyecilerin mesnevinin düzenleniş şeklini belirlerken Nizami'nin ilk defa oluşturduğu "hamse"sinde yer alan mesnevilerine bakarak tespit etmeleri bunu göstermektedir. Aynı şekilde kendine "Hindistanlı Türk (Türk-i Hindistani)" diyen Emir Hüsrev-i Dihlevi'nin de Hindistan coğrafyasında kaleme aldığı mesnevileriyle bu nazım şekline çeşitli yenilikler sağladığı görülmektedir. Ayrıca bu iki şair; Türk, Fars ve Hind asıllı şairler üzerinde etkili olmuş, eserleri örnek olarak alınmış ve birçok benzeri oluşturulmaya çalışılmıştır.Hatta özellikle Nizami'nin mesnevilerinde konularına göre seçtiği vezinler de aynen kabul görmüştür. Bütün bunlar Türklerin edebi geleneklerinde var olmasından dolayı aşina oldukları mesnevi nazım şekline hiç zorluk çekmeden uyum sağladıklarnı, onu Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme aldıkları şiirlerinde kullandıklarını, ona çeşitli yenilikler getirerek hassaten Anadolu'da verilen örneklerle tam anlamıyla kendileştirdiklerini göstermektedir.--
Türkler, Uygurlar döneminde temelini atıp şiirlerinde kullandıkları ve "aa, bb, cc" şeklinde kafiyelendirdikleri şiir yapısıyla Arap edebiyatında gördükleri mesnevi formu arasındaki paralellikten dolayı, bu tarz şiiri hiç yabancılık çekmeden kullanmışlar, hatta daha da geliştirip olgunlaştırarak tam bir sentez oluşturmuşlardır. Bu da Türklerde mesnevi formunun Fars mesnevilerinden değil, bizatihi Uygur dönemi Türk şiiri ile Arap şiirinden esinlenerek kullanılmış olabileceğini göstermektedir. Çünkü İslamiyet'i kabul eden Türkler, ilk dönemlerde hem Araplarla daha çok içlidışlı olmuşlar hem de onlarla birlikte ve yan yana yaşamışlardır. Abbasi edebiyatının oluşmasına ise katkı sağlamışladır.Bunun yanında kendi edebi geleneğinde olan şiir tarzına benzeyen bu formu Arap ve Fars edebiyatında gören Türk dili olup da Arapça ve Farsça şiir söyleyen şairler, buna zorluk çekmeden adapte olmuşlar. Türkçenin yanında Arapça ve Farsça şiir söyleyen şairler, buna zorluk çekmeden mesnevilerde kaleme almışlardır. ayrıca bunazım şeklinen gelişip tekamüle ulaşmasında önemli katkılar sağlamışlardır. Nitekim her ne kadar Fars edebiyatında tertip bakımandan yetkin ilk mesnevi Firdevsi tarafından yazılmışsa da onu şekil, vezin, tertip ve muhteva bakımından mükemmel hale getiren Türk asıllı Genceli Nizami olmuştur. Özellikle edebiyat nazariyecilerin mesnevinin düzenleniş şeklini belirlerken Nizami'nin ilk defa oluşturduğu "hamse"sinde yer alan mesnevilerine bakarak tespit etmeleri bunu göstermektedir. Aynı şekilde kendine "Hindistanlı Türk (Türk-i Hindistani)" diyen Emir Hüsrev-i Dihlevi'nin de Hindistan coğrafyasında kaleme aldığı mesnevileriyle bu nazım şekline çeşitli yenilikler sağladığı görülmektedir. Ayrıca bu iki şair; Türk, Fars ve Hind asıllı şairler üzerinde etkili olmuş, eserleri örnek olarak alınmış ve birçok benzeri oluşturulmaya çalışılmıştır.Hatta özellikle Nizami'nin mesnevilerinde konularına göre seçtiği vezinler de aynen kabul görmüştür. Bütün bunlar Türklerin edebi geleneklerinde var olmasından dolayı aşina oldukları mesnevi nazım şekline hiç zorluk çekmeden uyum sağladıklarnı, onu Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme aldıkları şiirlerinde kullandıklarını, ona çeşitli yenilikler getirerek hassaten Anadolu'da verilen örneklerle tam anlamıyla kendileştirdiklerini göstermektedir.--
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat