Önce karanlık selamlar seni. Görüşünü kinle bürür, daha sonra en yakın dostunun yalnız kendin olduğunu anlarsın. Güven güvensizlikle yer değiştirir. Üşümeye başlarsın, yalnızlık seni hiç olmadığı kadar bir başına bırakır. Tam o an dipte, en derinlerde bir ses fısıldar kulağına.
“Adalet!”
İşe yaramadığını düşündüğün ayakların soğuk zeminden güç alıp seni ayağa kaldırır. Güç, üşüdüğün bedenini bir anne sıcaklığı gibi sarmalar. Gözlerin artık karanlığa alışmıştır. Tek yapman gereken bulunduğun hücreden çıkıp sana yapılanları misliyle ödetmektir.
Hayatının 10 yılına yayılan bir plan yaparsın. Kapana tıkılıp kaldığın her günün hesabı için, hayatını karartanların bedel ödemesi için varını yoğunu, tüm yaşamını ortaya koyarsın. Sonu ölümdür, kandır, felakettir. Ve bilirsin ki bu yolun sonundan “Dönüş Yok”tur…
Önce karanlık selamlar seni. Görüşünü kinle bürür, daha sonra en yakın dostunun yalnız kendin olduğunu anlarsın. Güven güvensizlikle yer değiştirir. Üşümeye başlarsın, yalnızlık seni hiç olmadığı kadar bir başına bırakır. Tam o an dipte, en derinlerde bir ses fısıldar kulağına.
“Adalet!”
İşe yaramadığını düşündüğün ayakların soğuk zeminden güç alıp seni ayağa kaldırır. Güç, üşüdüğün bedenini bir anne sıcaklığı gibi sarmalar. Gözlerin artık karanlığa alışmıştır. Tek yapman gereken bulunduğun hücreden çıkıp sana yapılanları misliyle ödetmektir.
Hayatının 10 yılına yayılan bir plan yaparsın. Kapana tıkılıp kaldığın her günün hesabı için, hayatını karartanların bedel ödemesi için varını yoğunu, tüm yaşamını ortaya koyarsın. Sonu ölümdür, kandır, felakettir. Ve bilirsin ki bu yolun sonundan “Dönüş Yok”tur…