Dönüşten Özgürlüğe 900 Gün Türkiye Birleşik Komünist Partisi "TBKP" Davası

Stok Kodu:
9789758683574
Boyut:
16.00x23.00
Sayfa Sayısı:
704
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789758683574
570071
Dönüşten Özgürlüğe 900 Gün
Dönüşten Özgürlüğe 900 Gün Türkiye Birleşik Komünist Partisi "TBKP" Davası
149.90

Yaklaşık 20 yıl önce Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Komünist Partisi (TKP) birleşme kararı almışlar ve birleşmeleriyle oluşacak Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP)nin daha ilk anda yasal olarak kurulabilmesini sağlayacak çalışmaları yapmak üzere en üst yöneticileri olan genel sekreterleri Nabi Yağcı'yla (Haydar Kutlu) ve Nihat Sargın'ı, politik göçmen olarak yaşadıkları yurt dışından Türkiye'ye göndermişlerdi.
Genel Sekreterler, Ankara'da uçaktan iner inmez gözaltına alındılar, gözaltında "işkence" gördüler, ancak 19 gün sonra yargıç karşısına çıkarıldılar ve tutuklandılar.
Tutuklu olarak geçen iki buçuk yıllık muhakemeden sonra "Ölüm orucu"na başladılar. 20 gün süren açlık grevi sonrası ilk duruşmada tahliye edildiler. 16 Kasım 1987'de gözaltına alınmalarından başlayarak tahliye edildikleri 4 Mayıs 1990'a kadar tam "900 gün" geçmiş bulunuyordu.
Sargın "Önsöz"ünde daha önce başından geçen davalarla bu sonuncusu arasındaki kimi farklılıkları belirttikten sonra şöyle devam ediyor.
"Bu farklılıklar çok önemli olmakla birlikte belki bunları da aşan bir biçimde yurt ve dünya kamuoyunun gözleri üzerimizdeydi, ve de yurdumuzda ve dünyada hepsine ayrı ayrı şükran borçlu olduğumuz, insan hakları savunucuları ve demokrasi güçleri, bütün tahminlerin üstünde bizi desteklemekteydi. Davamızla birlikte ve ona bağlı olarak önce Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na, arkasından da Avrupa İnsan Hakları Divanına (Mahkemesine) ilk başvuranlar biz olmuştuk ve nihayet, davamız süresince her oturumdaki tahliye taleplerinden, hakkımızda uygulanması istenilen maddelerin ve davamızın görüldüğü mahkemenin kuruluş yasasının Anayasa'ya aykırılığına, yargıçların reddine varıncaya dek bir ceza davasında akla gelebilecek bütün istemler her biri başlı başına bir hukuk dersi sayılabilecek ağırlıkla müdafilerimiz tarafından ileri sürülmüştü."
Sol yanılgıdan söz açtığında da şöyle demekte:"...Oysa biz, iktidara herhangi bir kaçamak noktası bırakmadan "TBKP"nin legalitesini ve ona bağlı olarak serbest bırakılmamızı istiyorduk. Kenarından köşesinden dolaşma imkânı kalmamıştı, kaçamak yoktu, kaçış yoktu; 141-142 yi kaldırmaktan başka çare yoktu."
Nitekim 12 Nisan 1991'de TCK'nın 141. ve 142. maddeleri yürürlükten kaldırılmak zorunda kalındı; süregiden kin ve asabiyetin sonucu duruşmalar bir yıl daha devam etti; 9 Temmuz 1992'de beraat ettiler.
Sargın önsözünü şöyle bağlamış: "...Önsözler genel olarak, vurguların da esirgenmediği bir özeti gibidir kitabın. Doğrusu buna gerek duymadım. Bırakalım, kitapta olayın bizzat kendisi konuşsun."
Gerçekten kitabın hemen her satırında bizzat olaylar konuşmakta, hem de nasıl.

Yaklaşık 20 yıl önce Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Komünist Partisi (TKP) birleşme kararı almışlar ve birleşmeleriyle oluşacak Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP)nin daha ilk anda yasal olarak kurulabilmesini sağlayacak çalışmaları yapmak üzere en üst yöneticileri olan genel sekreterleri Nabi Yağcı'yla (Haydar Kutlu) ve Nihat Sargın'ı, politik göçmen olarak yaşadıkları yurt dışından Türkiye'ye göndermişlerdi.
Genel Sekreterler, Ankara'da uçaktan iner inmez gözaltına alındılar, gözaltında "işkence" gördüler, ancak 19 gün sonra yargıç karşısına çıkarıldılar ve tutuklandılar.
Tutuklu olarak geçen iki buçuk yıllık muhakemeden sonra "Ölüm orucu"na başladılar. 20 gün süren açlık grevi sonrası ilk duruşmada tahliye edildiler. 16 Kasım 1987'de gözaltına alınmalarından başlayarak tahliye edildikleri 4 Mayıs 1990'a kadar tam "900 gün" geçmiş bulunuyordu.
Sargın "Önsöz"ünde daha önce başından geçen davalarla bu sonuncusu arasındaki kimi farklılıkları belirttikten sonra şöyle devam ediyor.
"Bu farklılıklar çok önemli olmakla birlikte belki bunları da aşan bir biçimde yurt ve dünya kamuoyunun gözleri üzerimizdeydi, ve de yurdumuzda ve dünyada hepsine ayrı ayrı şükran borçlu olduğumuz, insan hakları savunucuları ve demokrasi güçleri, bütün tahminlerin üstünde bizi desteklemekteydi. Davamızla birlikte ve ona bağlı olarak önce Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na, arkasından da Avrupa İnsan Hakları Divanına (Mahkemesine) ilk başvuranlar biz olmuştuk ve nihayet, davamız süresince her oturumdaki tahliye taleplerinden, hakkımızda uygulanması istenilen maddelerin ve davamızın görüldüğü mahkemenin kuruluş yasasının Anayasa'ya aykırılığına, yargıçların reddine varıncaya dek bir ceza davasında akla gelebilecek bütün istemler her biri başlı başına bir hukuk dersi sayılabilecek ağırlıkla müdafilerimiz tarafından ileri sürülmüştü."
Sol yanılgıdan söz açtığında da şöyle demekte:"...Oysa biz, iktidara herhangi bir kaçamak noktası bırakmadan "TBKP"nin legalitesini ve ona bağlı olarak serbest bırakılmamızı istiyorduk. Kenarından köşesinden dolaşma imkânı kalmamıştı, kaçamak yoktu, kaçış yoktu; 141-142 yi kaldırmaktan başka çare yoktu."
Nitekim 12 Nisan 1991'de TCK'nın 141. ve 142. maddeleri yürürlükten kaldırılmak zorunda kalındı; süregiden kin ve asabiyetin sonucu duruşmalar bir yıl daha devam etti; 9 Temmuz 1992'de beraat ettiler.
Sargın önsözünü şöyle bağlamış: "...Önsözler genel olarak, vurguların da esirgenmediği bir özeti gibidir kitabın. Doğrusu buna gerek duymadım. Bırakalım, kitapta olayın bizzat kendisi konuşsun."
Gerçekten kitabın hemen her satırında bizzat olaylar konuşmakta, hem de nasıl.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat