11 Kasım, yalnız Rus edebiyatının değil Dünya edebiyatının büyük adlarından Dostoyevski'nin doğum günü.
Telos, kahramanlarından birinin Fyodor Mihayloviç Dostoyevski olduğu yeni bir romanla büyük yazarın doğum gününü kutluyor!
İstanbul'da İstiklâl Caddesi'nin hengâmesinde başlayıp Petersburg Kasım'ının kasvetinde bir delilik anlatısına dönüşen Dostoyevskaya İstasyonu;aşk, bekleyiş ve yaratma tutkusu arasındaki gerilime yerleşiyor. Kahramanının yaşama uğraşı bir zaman sonra bizzat Dostoyevski ve onun romanlarındaki ruhun işgal ettiği bir rüya halini alıyor ve bir karnaval başlıyor. Beyaz Geceler'in Nastenka'sı ve Yeraltından Notlar'ın ‘yeraltı adamı' ile aynı mekânları kat eden kahraman yaşadığımız ‘siyah günler'in ağrısını bir çığlığa dönüştürüyor: “Ah Nastenka… Niye sevemiyoruz artık? Niye?.. Çünkü hiçbirimiz senin kadar cesur değiliz. Akıp giden Fontanka'nın sularında kaybettiğimizin bir gün geleceğine dair iyimser hava yok artık.”
Cemal Süreya “Dostoyevski'yi okudum, o gün bugündür huzurum yok…” demişti. Dostoyevskaya İstasyonu'nun ‘adsız kahramanı' bu huzursuzluğun kişilik kazanmış hali gibi...
11 Kasım, yalnız Rus edebiyatının değil Dünya edebiyatının büyük adlarından Dostoyevski'nin doğum günü.
Telos, kahramanlarından birinin Fyodor Mihayloviç Dostoyevski olduğu yeni bir romanla büyük yazarın doğum gününü kutluyor!
İstanbul'da İstiklâl Caddesi'nin hengâmesinde başlayıp Petersburg Kasım'ının kasvetinde bir delilik anlatısına dönüşen Dostoyevskaya İstasyonu;aşk, bekleyiş ve yaratma tutkusu arasındaki gerilime yerleşiyor. Kahramanının yaşama uğraşı bir zaman sonra bizzat Dostoyevski ve onun romanlarındaki ruhun işgal ettiği bir rüya halini alıyor ve bir karnaval başlıyor. Beyaz Geceler'in Nastenka'sı ve Yeraltından Notlar'ın ‘yeraltı adamı' ile aynı mekânları kat eden kahraman yaşadığımız ‘siyah günler'in ağrısını bir çığlığa dönüştürüyor: “Ah Nastenka… Niye sevemiyoruz artık? Niye?.. Çünkü hiçbirimiz senin kadar cesur değiliz. Akıp giden Fontanka'nın sularında kaybettiğimizin bir gün geleceğine dair iyimser hava yok artık.”
Cemal Süreya “Dostoyevski'yi okudum, o gün bugündür huzurum yok…” demişti. Dostoyevskaya İstasyonu'nun ‘adsız kahramanı' bu huzursuzluğun kişilik kazanmış hali gibi...