Havada ekin kokusu vardı. Buğday tarlasındaki tınazlar abalı atlılarmış gibi görünüyordu. Ay bal rengi ışıklarıyla aydınlatıyordu çevreyi. Uzaktaki tepecikler dağlarla çevrelenmişti. Düzlüğü geçtiler ve yola çıktılar. Yola çıktıkları için seviniyorlardı. Şimdi nasıl gideceklerini artık bilmiyorlardı. Ayakkabılarının altında mıcırlar ses çıkarıyorlardı. Ayakkabılarının altında mıcırlar ses çıkarıyordu. Buğday tarlası biryamaca yayılıyordu. Yol düz gidiyordu. Sonra tek başına duran ıhlamur ağacının yanında sağa kıvrıldılar ve ikisi yokuş aşağı inmeye başladılar. Uzakta köy göründü. Köyde ışık yanmıyordu, ama gece öylesine aydınlıktı ki, evler açık olarak görülüyordu. Buğday tarlası hala onların sağında kalıyordu ve aşağı, vadiye doğru uzanıyordu...İki yanda dağlar yükseliyordu. Tam karşıda, yolun gittiği yerde, dağlar sanki birleşiyordu. Köye yaklaştıklarında, biri eğildi ve ceplerini taşlarla doldurdu.
Havada ekin kokusu vardı. Buğday tarlasındaki tınazlar abalı atlılarmış gibi görünüyordu. Ay bal rengi ışıklarıyla aydınlatıyordu çevreyi. Uzaktaki tepecikler dağlarla çevrelenmişti. Düzlüğü geçtiler ve yola çıktılar. Yola çıktıkları için seviniyorlardı. Şimdi nasıl gideceklerini artık bilmiyorlardı. Ayakkabılarının altında mıcırlar ses çıkarıyorlardı. Ayakkabılarının altında mıcırlar ses çıkarıyordu. Buğday tarlası biryamaca yayılıyordu. Yol düz gidiyordu. Sonra tek başına duran ıhlamur ağacının yanında sağa kıvrıldılar ve ikisi yokuş aşağı inmeye başladılar. Uzakta köy göründü. Köyde ışık yanmıyordu, ama gece öylesine aydınlıktı ki, evler açık olarak görülüyordu. Buğday tarlası hala onların sağında kalıyordu ve aşağı, vadiye doğru uzanıyordu...İki yanda dağlar yükseliyordu. Tam karşıda, yolun gittiği yerde, dağlar sanki birleşiyordu. Köye yaklaştıklarında, biri eğildi ve ceplerini taşlarla doldurdu.