"Mahmut, son bir kez daha sarıldı sarı saçlı güzel Heleni'ye... Usturama Kayaları'na çarpan azgın dalgaların çıkardığı korkunç uğultular, sanki bu büyük aşkın bir gün biteceğinin işaretiydi. Sevdiğinin ıslanan yanaklarına doluşan gözyaşlarını elleriyle silerken, güzel kızın umutsuz, titrek bakışları, yüreklerinde kopacak ayrılık fırtınasının habercisi gibiydi. Yüzlerce yıl uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan şirin yöremiz Tirebolu'yu eski resimler ve hikayeler ile anlatabilmek adına bu kitabımı sizlere sunmaktayım. Kitabımda, Karadeniz Halkı'nın sıcak, samimi duygularını ortaya koymak istedim. Kürdoğlu Rasim Aga ile oğlu Ahmet, var güçleriyle asılırlar kayığın küreklerine... Vapur Giresun'dan hareket etmeden yetişip, Kirkor Efendi'nin vatandaşlık belgesini Giresun'a ulaştıracaklar, komşularının geri dönmesini sağlayacaklardı. Kürek çekmekten patlamış elleri, parçalanmış yelkenin uçuşan parçaları, bu büyük dostluğun sonunda ayrılık ile bitecek ilk izleriydi. Az sonra Gedikkaya'nın arkasından Gürcemal Vapuru'nun yükselen kara dumanları, bu ayrılığın habercisi oluyordu. Kumyalı Semti'nden, ramazan geceleri kayıklara doluşan mahalle sakinlerinin ud, cümbüş, keman eşliğinde kıyılarımızı dolaşarak çalıp söyledikleri musıki nağmeleri, yıllar boyunca sahillerimizde yankılansın istedim. İpek, Harşıt Sinemalarının hoparlörlerinden yapılan film anonsları ve oynayan filmler, her zaman düş şatolarımızın en baş köşesinde yankılansın istedim. Yüz yıl öncesinden beri yöremizde yaşanmış bu olaylar, her daim bir film şeridi gibi gözümüzün önünde olsun istedim. "Tirebolu sevdası, sözde değil, özde olsun" istedim. Tirebolu sevdası hiç bitmesin, kuşaklar boyu devam etsin istedim. Kitabımın son bölümünde mesleki hayatımdan birkaç hikayeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölümde, öğretmenlik mesleğinin meşakkatlerini, karşılıksız, riyasız arkadaşlıklarını, dostluklarını anlatmaya çalıştım. Naçizane, benim hayatımdan birkaç kesiti sizlerle paylaşabilmenin büyük sevinç ve heyecanını ömrüm boyunca taşıyacağım.
"Mahmut, son bir kez daha sarıldı sarı saçlı güzel Heleni'ye... Usturama Kayaları'na çarpan azgın dalgaların çıkardığı korkunç uğultular, sanki bu büyük aşkın bir gün biteceğinin işaretiydi. Sevdiğinin ıslanan yanaklarına doluşan gözyaşlarını elleriyle silerken, güzel kızın umutsuz, titrek bakışları, yüreklerinde kopacak ayrılık fırtınasının habercisi gibiydi. Yüzlerce yıl uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan şirin yöremiz Tirebolu'yu eski resimler ve hikayeler ile anlatabilmek adına bu kitabımı sizlere sunmaktayım. Kitabımda, Karadeniz Halkı'nın sıcak, samimi duygularını ortaya koymak istedim. Kürdoğlu Rasim Aga ile oğlu Ahmet, var güçleriyle asılırlar kayığın küreklerine... Vapur Giresun'dan hareket etmeden yetişip, Kirkor Efendi'nin vatandaşlık belgesini Giresun'a ulaştıracaklar, komşularının geri dönmesini sağlayacaklardı. Kürek çekmekten patlamış elleri, parçalanmış yelkenin uçuşan parçaları, bu büyük dostluğun sonunda ayrılık ile bitecek ilk izleriydi. Az sonra Gedikkaya'nın arkasından Gürcemal Vapuru'nun yükselen kara dumanları, bu ayrılığın habercisi oluyordu. Kumyalı Semti'nden, ramazan geceleri kayıklara doluşan mahalle sakinlerinin ud, cümbüş, keman eşliğinde kıyılarımızı dolaşarak çalıp söyledikleri musıki nağmeleri, yıllar boyunca sahillerimizde yankılansın istedim. İpek, Harşıt Sinemalarının hoparlörlerinden yapılan film anonsları ve oynayan filmler, her zaman düş şatolarımızın en baş köşesinde yankılansın istedim. Yüz yıl öncesinden beri yöremizde yaşanmış bu olaylar, her daim bir film şeridi gibi gözümüzün önünde olsun istedim. "Tirebolu sevdası, sözde değil, özde olsun" istedim. Tirebolu sevdası hiç bitmesin, kuşaklar boyu devam etsin istedim. Kitabımın son bölümünde mesleki hayatımdan birkaç hikayeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölümde, öğretmenlik mesleğinin meşakkatlerini, karşılıksız, riyasız arkadaşlıklarını, dostluklarını anlatmaya çalıştım. Naçizane, benim hayatımdan birkaç kesiti sizlerle paylaşabilmenin büyük sevinç ve heyecanını ömrüm boyunca taşıyacağım.