Çağdaş Avrupa yazınını sadece romanlarıyla değil düz yazılarıyla da cendereye alan Michel Tournier'den (1924-2016) ufuk açıcı bir deneme: Düşüncelerin Aynası.
‘‘Tuz''un olgunluk simgesi bilgeliğinden ‘‘şeker''in çocuksu yananlamına, ‘‘banyo''nun yatay konumundan ‘‘duş''un dikey konumuna, ‘‘hayvan''ın devingenliğinden ‘‘bitki''nin durağanlığına, ‘‘demiryolu''nun düzenliliğinden ‘‘karayolu''nun esnekliğine varıncaya dek, alıntılarla zenginleştirilmiş 116 anahtar-kavram.
Bu ikili yöntem olağanüstü verimli oldu, tüm kitabın ondan çıktığı söylenebilir. Hani bir kavram tek başına düşünceye delemediği kaygan bir yüzey sunuyormuşçasına. Buna karşılık, kavram karşıtıyla birlikte ele alındığında, patlıyor ya da saydamlaşıyor, iç yapısını gösteriyor. Kültür yıkıcı gücünü ancak uygarlığın karşısında açığa vuruyor. Boğanın boynu atın sağrısını gözler önüne seriyor. Kaşık anaç tatlılığını çatal sayesinde ortaya koyuyor. Ay bize ne olduğunu güneşin alnında söylüyor...
Çağdaş Avrupa yazınını sadece romanlarıyla değil düz yazılarıyla da cendereye alan Michel Tournier'den (1924-2016) ufuk açıcı bir deneme: Düşüncelerin Aynası.
‘‘Tuz''un olgunluk simgesi bilgeliğinden ‘‘şeker''in çocuksu yananlamına, ‘‘banyo''nun yatay konumundan ‘‘duş''un dikey konumuna, ‘‘hayvan''ın devingenliğinden ‘‘bitki''nin durağanlığına, ‘‘demiryolu''nun düzenliliğinden ‘‘karayolu''nun esnekliğine varıncaya dek, alıntılarla zenginleştirilmiş 116 anahtar-kavram.
Bu ikili yöntem olağanüstü verimli oldu, tüm kitabın ondan çıktığı söylenebilir. Hani bir kavram tek başına düşünceye delemediği kaygan bir yüzey sunuyormuşçasına. Buna karşılık, kavram karşıtıyla birlikte ele alındığında, patlıyor ya da saydamlaşıyor, iç yapısını gösteriyor. Kültür yıkıcı gücünü ancak uygarlığın karşısında açığa vuruyor. Boğanın boynu atın sağrısını gözler önüne seriyor. Kaşık anaç tatlılığını çatal sayesinde ortaya koyuyor. Ay bize ne olduğunu güneşin alnında söylüyor...