“Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim. Eserin bütün öğelerini hesaba katarak, yani son tahlilde, yetkin bir roman özellikleri taşıdığını düşünüyorum.”
- Levent Yılmazok; Sinema Akademisyeni, Öğretim Görevlisi
“Ebedi Uyuyanlar, büyük oranda üslup sorununu aşmış, profesyonel ve öncü roman özellikleri taşımaktadır.”
- Burhan Sönmez; Editör, Roman Okutmanı, Yazar
Cahit, liseden üniversite yıllarına kadar bir tarikata katılır. Üniversite yıllarında İşrakiyyun felsefesinin de etkisinde kalarak kendisine vahiy geleceğini sanır. Bunu arkadaşlarına söylediğinde tarikattan tasfiye edilmekle kalmaz, Vasıl gibi en samimi dostları tarafından da dışlanır.
Okuduğu üniversite uzadıkça uzar. İşsiz, parasız ve yalnızdır. Bir gün rüyalarının geçmişte olduğu gibi vahiysel bir çağrı olduğunu sanarak rüyasında gördüğü kadın yüzünü barlarda aramaya çalışır. Ama gerçekler engeline çarpar. Yaşadığı gerçeklik travmasından sonra rüyalarının vahiy olduğunu düşünmekten vazgeçer. Geçmişini unutarak dünyevileşmek ister. İş bulup yepyeni dünyevileşen bir insan olmaya çalışsa da bunu başaramaz. Kâbusları, geçmişte bıraktığı inanç ve aşkları yakasını bırakmaz…
Aşk, din, ideoloji ve suç dörtgeninin köşelerinde rol alan roman kahramanları, yaşama tutunamayan tutkularıyla kalabalıklarda yalnızdırlar. Bu yüzden de önlerinde sadece bir seçenek kalmaktadır. Ötekileştirilmiş yaşamlarını düşlerinde yeniden üretmek. Pekâlâ, rüyaların sonu nasıl biterdi?
“Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim. Eserin bütün öğelerini hesaba katarak, yani son tahlilde, yetkin bir roman özellikleri taşıdığını düşünüyorum.”
- Levent Yılmazok; Sinema Akademisyeni, Öğretim Görevlisi
“Ebedi Uyuyanlar, büyük oranda üslup sorununu aşmış, profesyonel ve öncü roman özellikleri taşımaktadır.”
- Burhan Sönmez; Editör, Roman Okutmanı, Yazar
Cahit, liseden üniversite yıllarına kadar bir tarikata katılır. Üniversite yıllarında İşrakiyyun felsefesinin de etkisinde kalarak kendisine vahiy geleceğini sanır. Bunu arkadaşlarına söylediğinde tarikattan tasfiye edilmekle kalmaz, Vasıl gibi en samimi dostları tarafından da dışlanır.
Okuduğu üniversite uzadıkça uzar. İşsiz, parasız ve yalnızdır. Bir gün rüyalarının geçmişte olduğu gibi vahiysel bir çağrı olduğunu sanarak rüyasında gördüğü kadın yüzünü barlarda aramaya çalışır. Ama gerçekler engeline çarpar. Yaşadığı gerçeklik travmasından sonra rüyalarının vahiy olduğunu düşünmekten vazgeçer. Geçmişini unutarak dünyevileşmek ister. İş bulup yepyeni dünyevileşen bir insan olmaya çalışsa da bunu başaramaz. Kâbusları, geçmişte bıraktığı inanç ve aşkları yakasını bırakmaz…
Aşk, din, ideoloji ve suç dörtgeninin köşelerinde rol alan roman kahramanları, yaşama tutunamayan tutkularıyla kalabalıklarda yalnızdırlar. Bu yüzden de önlerinde sadece bir seçenek kalmaktadır. Ötekileştirilmiş yaşamlarını düşlerinde yeniden üretmek. Pekâlâ, rüyaların sonu nasıl biterdi?