Edebiyatçılar Üzerine adıyla yayımladığımız bu kitabında Canetti, Konfüçyüs'ten Cervantes'e Kafka'dan Brecht'e uzanan geniş bir süreç içinde yer almış pek çok yazar, edebiyatçı ve düşünürü ele alarak insanların bugün içinde boğulduğu sıkıntılar üzerine yazarların temel görevinin ne olması gerektiği konusunda şöyle demektedir: "Edime ve uzmanlaşmaya göre yönlendirilmiş bir dünyada, bir tür çizgisel sınırlandırılmışlıkla erişilmeye çalışılan doruklardan başka bir şey görmeyen, bütün gücünü dorukların buz gibi yalnızlığı uğruna harcayan, buna karşılık dorukların dışında kalanı, çeşitliliği, hiçbir doruk için yardım sunamayacak asıl olanı hor gören ve silen bir dünyada, üretimin amaçlarına ters düştüğü için her türlü değişimi ve dönüşümü gittikçe daha çok yasaklayan, kendi kendini yakıcak araçları düşüncesizce çoğaltan ve aynı zamanda da insanın daha önce edinilmiş ve böyle bir yıkıma karşı çıkabilecek nitelikleri adına geride kalan ne varsa boğmaya çalışan bir dünyada, bütün dünyaların en körleşmişi diye adlandırılabilecek böyle bir dünyada, değişim ve dönüşüm yeteneğini ona inat kullananların bulunması bana olağanüstü önemli geliyor. Yazarların asıl görevi bu olmalıdır. Çünkü yazarın görmediği şey, olmamış demektir."
Edebiyatçılar Üzerine adıyla yayımladığımız bu kitabında Canetti, Konfüçyüs'ten Cervantes'e Kafka'dan Brecht'e uzanan geniş bir süreç içinde yer almış pek çok yazar, edebiyatçı ve düşünürü ele alarak insanların bugün içinde boğulduğu sıkıntılar üzerine yazarların temel görevinin ne olması gerektiği konusunda şöyle demektedir: "Edime ve uzmanlaşmaya göre yönlendirilmiş bir dünyada, bir tür çizgisel sınırlandırılmışlıkla erişilmeye çalışılan doruklardan başka bir şey görmeyen, bütün gücünü dorukların buz gibi yalnızlığı uğruna harcayan, buna karşılık dorukların dışında kalanı, çeşitliliği, hiçbir doruk için yardım sunamayacak asıl olanı hor gören ve silen bir dünyada, üretimin amaçlarına ters düştüğü için her türlü değişimi ve dönüşümü gittikçe daha çok yasaklayan, kendi kendini yakıcak araçları düşüncesizce çoğaltan ve aynı zamanda da insanın daha önce edinilmiş ve böyle bir yıkıma karşı çıkabilecek nitelikleri adına geride kalan ne varsa boğmaya çalışan bir dünyada, bütün dünyaların en körleşmişi diye adlandırılabilecek böyle bir dünyada, değişim ve dönüşüm yeteneğini ona inat kullananların bulunması bana olağanüstü önemli geliyor. Yazarların asıl görevi bu olmalıdır. Çünkü yazarın görmediği şey, olmamış demektir."