Kelimeler, deyimler... iletişim aracı olmalarının yanısıra, bir milletin dinî- dünyevî eğilim, yönelim ve zevklerinin, fikrî yapısının yansıtıcısı; kültürünün, kimliğinin ve tarihinin taşıyıcısıdır. Dil bir toplumun hayati fonksiyonlarından biri olup, dilini gereğince koruyamayan milletler yaşama hakkını kaybeder. Ataların tecrübelerinin bileşkesi ve toplumun ma'şerî vicdanı olan deyim, atasözleri ve bunların oluşturduğu dili sağlam bir şekilde taşıyamayan toplumlar, çocuklar gibi emeklemek ve başkalarının vesayeti altına düşmek durumunda kalır. Bu yüzdendir ki, dil, öncelikle geçmişten geldiği gibi tesbit edilmeli; sonra da korunup geliştirilmelidir. İşte bu eser de, bu kaygının ve yeni nesillerce artık kullanımdan kalkmış, anlaşılamaz olmuş, yokolmaya yüztutmuş bir ağızın unutulmasına razı olmayan bir gönlün ürünüdür. Bu çalışmayla, geçmişin mirasını ve hazır deneyimlerini tesbit ve ihya ile gelecek kuşaklara taşımak amaçlanmıştır. Büyük emek mahsulü olduğu ilgililerince farkedilecek olan çalışmada; Türkçe'nin zenginlik ve kıvraklığına; Anadolu insanının zekâsının parlaklığına, engin hoşgörüsüne, kültür ve birikiminin zenginliğine bir kez daha şahit olunacaktır. Yine bu çalışmada; İnsanımızın dünyaya bakışına, eşyaya yaklaşımına, umutlarına, kızgınlığına; hançeresine yabancı gelen kelimeleri ses uyumuna ve diline nasıl uydurduğuna dair örnekler bulunacaktır. Tarih ve mazi hazinesinden çıkarılabilmiş kırıntılardır bunlar... "Kelimeler", "Deyimler", "Atasözleri", "Beddua-Dua-Hakaret sözleri- Mani- Metel (Bilmece) -Tekerleme ve Yeminler" olmak üzere dört bölüm halinde düzenlenen eserde 12.000 dolayında madde yeralmaktadır.
Kelimeler, deyimler... iletişim aracı olmalarının yanısıra, bir milletin dinî- dünyevî eğilim, yönelim ve zevklerinin, fikrî yapısının yansıtıcısı; kültürünün, kimliğinin ve tarihinin taşıyıcısıdır. Dil bir toplumun hayati fonksiyonlarından biri olup, dilini gereğince koruyamayan milletler yaşama hakkını kaybeder. Ataların tecrübelerinin bileşkesi ve toplumun ma'şerî vicdanı olan deyim, atasözleri ve bunların oluşturduğu dili sağlam bir şekilde taşıyamayan toplumlar, çocuklar gibi emeklemek ve başkalarının vesayeti altına düşmek durumunda kalır. Bu yüzdendir ki, dil, öncelikle geçmişten geldiği gibi tesbit edilmeli; sonra da korunup geliştirilmelidir. İşte bu eser de, bu kaygının ve yeni nesillerce artık kullanımdan kalkmış, anlaşılamaz olmuş, yokolmaya yüztutmuş bir ağızın unutulmasına razı olmayan bir gönlün ürünüdür. Bu çalışmayla, geçmişin mirasını ve hazır deneyimlerini tesbit ve ihya ile gelecek kuşaklara taşımak amaçlanmıştır. Büyük emek mahsulü olduğu ilgililerince farkedilecek olan çalışmada; Türkçe'nin zenginlik ve kıvraklığına; Anadolu insanının zekâsının parlaklığına, engin hoşgörüsüne, kültür ve birikiminin zenginliğine bir kez daha şahit olunacaktır. Yine bu çalışmada; İnsanımızın dünyaya bakışına, eşyaya yaklaşımına, umutlarına, kızgınlığına; hançeresine yabancı gelen kelimeleri ses uyumuna ve diline nasıl uydurduğuna dair örnekler bulunacaktır. Tarih ve mazi hazinesinden çıkarılabilmiş kırıntılardır bunlar... "Kelimeler", "Deyimler", "Atasözleri", "Beddua-Dua-Hakaret sözleri- Mani- Metel (Bilmece) -Tekerleme ve Yeminler" olmak üzere dört bölüm halinde düzenlenen eserde 12.000 dolayında madde yeralmaktadır.