“Bize bu şehri emanet ettiler. Hangimiz Ankaralıyız? Hiçbirimiz. Emanete hıyanet edersen seni burdan kovarlar. Bu parti işleri Ankara'da yapılmasa, başka şehirlerde olsa, buraya hiç dokunulmasa iyiydi.”
Kırklı yılların sonu, Soğuk Savaş'ın başı. Demokratlar iktidara ha geldi ha gelecek... Ankara tedirgin, başka bir dönem başlayacak. Yel üfürecek, sel götürecek, başka bir siyaset çökecek şehre...Komünistler dolanıyor arka sokaklarda, veremliler var hastanelerde,
gün batımında kıtlık, gün doğumunda yokluk... Yahudiler İsrail'e göç ediyor... Kısacık akşamlarda şiirden romandan konuşan memurlar toplanmışlar yine...Kırık dökük içki masaları, kavgalar, atışmalar ve Bohemler... Altındağ'da ahşap evler, Yenişehir'de beton apartmanlar... Şekip ve Orhan iki arkadaş. Şekip, yalancı; Orhan, şair. Faik, bir Hacığa'nın oğlu, Bobstil. Adana'dan okumaya geldi, ticareti biliyor. Kıpkırmızı gülümseyen Fahriye, Şekip'in aşkı. Emel, aykırı bir yolcu, dünya küçük, Şekip'in ev arkadaşı... Şekip, tefrika yazıyor: Feride Celal, Pardayanlar ve İstanbul'un Fethi. Doktor, nasıl anlatsam, yüreğim yanıyor, derdime derman... Kadehler hicrana!
Emanet Şehir, bir Ankara hikâyesi, bir yalancının,
başarısız bir yazarın, Şekip'in grafik romanı.
Levent Cantek'in senaryosu ve Berat Pekmezci'nin çizgileriyle...
Grafik roman, bizde pek bilinmeyen yeni bir anlatım biçimi. Art Spiegelman, grafik roman için “kitap ayracına ihtiyaç duyacağınız çizgi romanlar” diyor. Yetişkinler için ciddi hikâyeler anlatan, bir insani durumu mesele eden çizgi romanlar da denebilirdi. Emanet Şehir,
grafik romanın Türkiye'deki sayılı örneklerinden biri. Berat Pekmezci, dönem hikâyesinin bütün zorluklarını aşan, titiz ve belgeselci çizgilerle kırklı yılların gündelik yaşamını ustalıkla yansıtıyor. Üstelik bunu bugünü resmedercesine bilerek ve rahat bir üslupla başarıyor. Grafik roman diline, ardışıklığa, hikâyeyi güçlendiren devamlılıklara hakim olduğunu gösteriyor. Levent Cantek, Dumankara, Hayat Bir Yangındı albümüyle başladığı “Ankara Üçlemesi”ne Emanet Şehir ile devam ediyor. Yeteneksiz ve yalancı kahramanını, 1950'de, Ankara, payitahtı İstanbul'a iade ederken bir flaneur gibi dolaştırıyor.
“Bize bu şehri emanet ettiler. Hangimiz Ankaralıyız? Hiçbirimiz. Emanete hıyanet edersen seni burdan kovarlar. Bu parti işleri Ankara'da yapılmasa, başka şehirlerde olsa, buraya hiç dokunulmasa iyiydi.”
Kırklı yılların sonu, Soğuk Savaş'ın başı. Demokratlar iktidara ha geldi ha gelecek... Ankara tedirgin, başka bir dönem başlayacak. Yel üfürecek, sel götürecek, başka bir siyaset çökecek şehre...Komünistler dolanıyor arka sokaklarda, veremliler var hastanelerde,
gün batımında kıtlık, gün doğumunda yokluk... Yahudiler İsrail'e göç ediyor... Kısacık akşamlarda şiirden romandan konuşan memurlar toplanmışlar yine...Kırık dökük içki masaları, kavgalar, atışmalar ve Bohemler... Altındağ'da ahşap evler, Yenişehir'de beton apartmanlar... Şekip ve Orhan iki arkadaş. Şekip, yalancı; Orhan, şair. Faik, bir Hacığa'nın oğlu, Bobstil. Adana'dan okumaya geldi, ticareti biliyor. Kıpkırmızı gülümseyen Fahriye, Şekip'in aşkı. Emel, aykırı bir yolcu, dünya küçük, Şekip'in ev arkadaşı... Şekip, tefrika yazıyor: Feride Celal, Pardayanlar ve İstanbul'un Fethi. Doktor, nasıl anlatsam, yüreğim yanıyor, derdime derman... Kadehler hicrana!
Emanet Şehir, bir Ankara hikâyesi, bir yalancının,
başarısız bir yazarın, Şekip'in grafik romanı.
Levent Cantek'in senaryosu ve Berat Pekmezci'nin çizgileriyle...
Grafik roman, bizde pek bilinmeyen yeni bir anlatım biçimi. Art Spiegelman, grafik roman için “kitap ayracına ihtiyaç duyacağınız çizgi romanlar” diyor. Yetişkinler için ciddi hikâyeler anlatan, bir insani durumu mesele eden çizgi romanlar da denebilirdi. Emanet Şehir,
grafik romanın Türkiye'deki sayılı örneklerinden biri. Berat Pekmezci, dönem hikâyesinin bütün zorluklarını aşan, titiz ve belgeselci çizgilerle kırklı yılların gündelik yaşamını ustalıkla yansıtıyor. Üstelik bunu bugünü resmedercesine bilerek ve rahat bir üslupla başarıyor. Grafik roman diline, ardışıklığa, hikâyeyi güçlendiren devamlılıklara hakim olduğunu gösteriyor. Levent Cantek, Dumankara, Hayat Bir Yangındı albümüyle başladığı “Ankara Üçlemesi”ne Emanet Şehir ile devam ediyor. Yeteneksiz ve yalancı kahramanını, 1950'de, Ankara, payitahtı İstanbul'a iade ederken bir flaneur gibi dolaştırıyor.