İkinci El
“Annem bizi bağrına basan elleriyle, sesini çıkarmadan, ‘Biz bir aileyiz' diyor. Bunu hepimizden çok bizim ev biliyor.” “Vasiyetimi okumaya başlasam bırakır mısınız kavgayı? Odamda, yatağımın yanındaki çekmecede. Şarkıyı falan bırakıp, getireyim, okuyayım mı? Keyfinizi kaçırayım, yemekleri çöpe atayım mı? Ne kadar yazık ediyoruz zamana. Bir daha niye gelesiniz bu eve? Buradayız, evimizde. Hep birlikteyiz. Koza bile burada. Eskisi gibi. Daha da kalabalığız. Ne güzel. Ne gerçek. Aile dediğin kalabalık bir sofradır. Daha ne?”
En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın, okuru kalabalık bir aile yemeğine davet ediyor ve sofradaki tek boş sandalyeye oturtuyor. 12 Eylül'den sonra yurtdışına kaçmak zorunda kalan Koza, 27 yıl sonra ülkesine,
şehrine, ailesine dönüyor, günümüz İstanbul'unda üst-orta sınıftan bir ailenin bireylerinin bilinçaltı yolculuğu başlıyor. Günlük gerçeklerin ve anıların sökün ettiği, yemeklerin, özellikle de sevilmeyen yemeklerin,
şarkıların ve eşyanın dile geldiği, neşe ve sevincin, hüzün ve pişmanlıkla iç içe geçtiği tek günlük bir yolculuk bu…
İkinci El
“Annem bizi bağrına basan elleriyle, sesini çıkarmadan, ‘Biz bir aileyiz' diyor. Bunu hepimizden çok bizim ev biliyor.” “Vasiyetimi okumaya başlasam bırakır mısınız kavgayı? Odamda, yatağımın yanındaki çekmecede. Şarkıyı falan bırakıp, getireyim, okuyayım mı? Keyfinizi kaçırayım, yemekleri çöpe atayım mı? Ne kadar yazık ediyoruz zamana. Bir daha niye gelesiniz bu eve? Buradayız, evimizde. Hep birlikteyiz. Koza bile burada. Eskisi gibi. Daha da kalabalığız. Ne güzel. Ne gerçek. Aile dediğin kalabalık bir sofradır. Daha ne?”
En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın, okuru kalabalık bir aile yemeğine davet ediyor ve sofradaki tek boş sandalyeye oturtuyor. 12 Eylül'den sonra yurtdışına kaçmak zorunda kalan Koza, 27 yıl sonra ülkesine,
şehrine, ailesine dönüyor, günümüz İstanbul'unda üst-orta sınıftan bir ailenin bireylerinin bilinçaltı yolculuğu başlıyor. Günlük gerçeklerin ve anıların sökün ettiği, yemeklerin, özellikle de sevilmeyen yemeklerin,
şarkıların ve eşyanın dile geldiği, neşe ve sevincin, hüzün ve pişmanlıkla iç içe geçtiği tek günlük bir yolculuk bu…