Ermeni Soykırımı İddiaları Yanlış Hesap Talat'tan Dönünce

Stok Kodu:
9789757352082
Boyut:
14.00x21.00
Sayfa Sayısı:
336
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2013-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789757352082
365800
Ermeni Soykırımı İddiaları
Ermeni Soykırımı İddiaları Yanlış Hesap Talat'tan Dönünce
25.00

Elinizdeki kitabın ilk baskısını bundan yedi sene evvel (Mayıs, 2006) gerçekleştirdik. Evvelki baskıların muhteviyatında, ufak tefek imla ve ifade tashihleri haricinde herhangi bir değişiklik yoktu. Bu baskıda ise biri yerli (Doç. Dr. Ferudun Ata), diğeri yabancı (Prof. Dr. Edward J. Erickson) olmak üzere, sahalarının mütehassısı iki isme daha yer verdik. Gerek Ferudun Ata arkadaşımızın, gerek Profesör Erickson'ın kaleme aldıkları makaleler, kitabın mevzuu bakımından, gerçekten de vazgeçilmez denilecek mahiyette… Bu arada, yazısını tercüme edip bu kitapda neşretmemize, izin veren Prof. Edward J. Erickson'a ve kendisiyle temasımızı temin eden Hakan Yavuz arkadaşımıza, Cedit Neşriyat ve okurlar adına samimiyetle teşekkür etmek isterim. Bu baskının diğerlerinden bir farkı da şu oldu: Prof. Kemal Çiçek ve Prof. Yusuf Sarınay, önceki baskılarda aynen yer almış bulunan makalelerini yeniden gözden geçirip biraz daha genişlettiler; ellerine sağlık…

İlki hariç, diğer baskıların hiç biri için ayrı bir “takdim” yazısına lüzum hasıl olmamışdı; zira, kitabın muhtevasında hemen hemen hiçbir değişikliğe gitmemiştik. Öyle olunca da bu kitabın hüviyet ve künyesi ile alâkalı düşmem gereken bir başka kaydı da ister istemez ertelemiştim.

Kitabımızın, şu ana kadarki bütün baskılarında yer alan makâlesini kendisinden ilk istediğimde, hesab etmedim kaçıncı kere idi “Ermeni patırtısı”nı yeniden konuştuğumuz sevgili Gündüz Aktan'ı, Türkiye ve Türk Milleti olarak, 19 Kasım 2008 günü kaybettik. Ölüm haberini alır almaz hastaneye koştum ve oradaki yetkililerin dehaletiyle morga inip Gündüz Bey'in tabutunu açtırdım. Kefeni içinde yatıyordu. Kefeninin “başbağı”nı açtım ve örtüyü sıyırıp o güzel yüzünü ellerimin arasına aldım. Avucumu, birkaç gündür nasılsa kesmediği sakalının süslediği yanaklarına koydum, başını tuttum: Eyvah, o altın beyni içinde taşıyan baş cansızdı. Konuşurken de konuşulanı dinlerken de sırf zeka kesilen ışıklı gözleri ebediyyen kapanmıştı. Söylerken olağan üstü bir berraklık ve sadelikle gürül gürül söyleyen dilleri söylemez olmuştu. Kimsenin susturamadığı adam sonsuz bir suskunluğa gömülmüştü. Gündüz Aktan yoktu artık. Namazını kıldık, duasını ettik ve her şeyine heyecanla sahip çıktığı vatanının serin topraklarına ve Allah'ın sonsuz rahmetine uğurladık.

Hepsi bu…

İleride hikayesini yazacak olanlar, muhakkak ki, daha objektif ve serinkanlı ifadelerle anlatıp tahlil edecekler, bu büyük vatanseveri, hakikî millet münevverini; ama benim için Gündüz Aktan ateş ve rüzgar gibi bir adam ve nükleer santralden daha enerjik bir zihindi.

Onun aziz hatırasına ithaf ettiğimiz bu mütevazı derlemedeki yazısı, sözde “soykırım” iddialarına karşı hala en esaslı meydan okumalardan biridir; diğer bütün değerli katkılarla beraber, ruhen, ahlaken ve zihnen mücehhez olmayı en doğru mücadele tarzı sayan vatan evlatlarının istifadesine sunuyoruz.

Elinizdeki kitabın ilk baskısını bundan yedi sene evvel (Mayıs, 2006) gerçekleştirdik. Evvelki baskıların muhteviyatında, ufak tefek imla ve ifade tashihleri haricinde herhangi bir değişiklik yoktu. Bu baskıda ise biri yerli (Doç. Dr. Ferudun Ata), diğeri yabancı (Prof. Dr. Edward J. Erickson) olmak üzere, sahalarının mütehassısı iki isme daha yer verdik. Gerek Ferudun Ata arkadaşımızın, gerek Profesör Erickson'ın kaleme aldıkları makaleler, kitabın mevzuu bakımından, gerçekten de vazgeçilmez denilecek mahiyette… Bu arada, yazısını tercüme edip bu kitapda neşretmemize, izin veren Prof. Edward J. Erickson'a ve kendisiyle temasımızı temin eden Hakan Yavuz arkadaşımıza, Cedit Neşriyat ve okurlar adına samimiyetle teşekkür etmek isterim. Bu baskının diğerlerinden bir farkı da şu oldu: Prof. Kemal Çiçek ve Prof. Yusuf Sarınay, önceki baskılarda aynen yer almış bulunan makalelerini yeniden gözden geçirip biraz daha genişlettiler; ellerine sağlık…

İlki hariç, diğer baskıların hiç biri için ayrı bir “takdim” yazısına lüzum hasıl olmamışdı; zira, kitabın muhtevasında hemen hemen hiçbir değişikliğe gitmemiştik. Öyle olunca da bu kitabın hüviyet ve künyesi ile alâkalı düşmem gereken bir başka kaydı da ister istemez ertelemiştim.

Kitabımızın, şu ana kadarki bütün baskılarında yer alan makâlesini kendisinden ilk istediğimde, hesab etmedim kaçıncı kere idi “Ermeni patırtısı”nı yeniden konuştuğumuz sevgili Gündüz Aktan'ı, Türkiye ve Türk Milleti olarak, 19 Kasım 2008 günü kaybettik. Ölüm haberini alır almaz hastaneye koştum ve oradaki yetkililerin dehaletiyle morga inip Gündüz Bey'in tabutunu açtırdım. Kefeni içinde yatıyordu. Kefeninin “başbağı”nı açtım ve örtüyü sıyırıp o güzel yüzünü ellerimin arasına aldım. Avucumu, birkaç gündür nasılsa kesmediği sakalının süslediği yanaklarına koydum, başını tuttum: Eyvah, o altın beyni içinde taşıyan baş cansızdı. Konuşurken de konuşulanı dinlerken de sırf zeka kesilen ışıklı gözleri ebediyyen kapanmıştı. Söylerken olağan üstü bir berraklık ve sadelikle gürül gürül söyleyen dilleri söylemez olmuştu. Kimsenin susturamadığı adam sonsuz bir suskunluğa gömülmüştü. Gündüz Aktan yoktu artık. Namazını kıldık, duasını ettik ve her şeyine heyecanla sahip çıktığı vatanının serin topraklarına ve Allah'ın sonsuz rahmetine uğurladık.

Hepsi bu…

İleride hikayesini yazacak olanlar, muhakkak ki, daha objektif ve serinkanlı ifadelerle anlatıp tahlil edecekler, bu büyük vatanseveri, hakikî millet münevverini; ama benim için Gündüz Aktan ateş ve rüzgar gibi bir adam ve nükleer santralden daha enerjik bir zihindi.

Onun aziz hatırasına ithaf ettiğimiz bu mütevazı derlemedeki yazısı, sözde “soykırım” iddialarına karşı hala en esaslı meydan okumalardan biridir; diğer bütün değerli katkılarla beraber, ruhen, ahlaken ve zihnen mücehhez olmayı en doğru mücadele tarzı sayan vatan evlatlarının istifadesine sunuyoruz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat