''Aşk ve şehvet arasındaki fark nedir?”
“Sen söyle,” dedi Psikiyatrist Messerli ona.
“Şehvet tedavi edilemez. Aşk edilir.”
“Arzu bir hastalık değildir, Anna.”
“Değil midir?”
Anna Benz, bankacı olan kocası ve üç çocuğuyla beraber Zürih'in kartpostalvari bir bölgesinde yaşayan, otuzlu yaşlarının sonunda bir ev hanımıdır. Yaşadığı rahat ve mükemmel hayata rağmen, Anna içten içe parçalanmaktadır. Duygusallıktan uzak kocası, yakınlık kuramadığı arkadaşları ve hatta kendi düşüncelerinden bile kopuk olduğu için Anna yeni deneyimlerin peşine düşer: Almanca dersleri, bir psikiyatristle terapiler, kendisini bile şaşırtan bir dizi gönül macerası.
Ancak Anna kendisini bu gönül maceralarından umduğu kadar kolay kurtaramaz. Bitirmek istediğinde, ne kadar zor olduğunu fark eder. Gerilim yükselir ve yalanları kontrolden çıkar. Ahlaki bir sınıra geldiğinde, geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark eder.
Samimi, yoğun ve keskin bir kalemden çıkmış olan bu roman evlilik, cinsellik, sadakat, ahlak ve benlik hakkında unutulmaz bir öykü sunuyor. Şehvet ve aşk, suçluluk ve utanç, bahaneler ve nedenler arasında dolaşırken, Anna Benz okuyucuyu derinden sarsacak bir ikileme sürüklüyor. Kendimizi bulmak için verdiğimiz bu savaşta, onun öyküsü dürüstlük ve güzellikle parlıyor.
''Aşk ve şehvet arasındaki fark nedir?”
“Sen söyle,” dedi Psikiyatrist Messerli ona.
“Şehvet tedavi edilemez. Aşk edilir.”
“Arzu bir hastalık değildir, Anna.”
“Değil midir?”
Anna Benz, bankacı olan kocası ve üç çocuğuyla beraber Zürih'in kartpostalvari bir bölgesinde yaşayan, otuzlu yaşlarının sonunda bir ev hanımıdır. Yaşadığı rahat ve mükemmel hayata rağmen, Anna içten içe parçalanmaktadır. Duygusallıktan uzak kocası, yakınlık kuramadığı arkadaşları ve hatta kendi düşüncelerinden bile kopuk olduğu için Anna yeni deneyimlerin peşine düşer: Almanca dersleri, bir psikiyatristle terapiler, kendisini bile şaşırtan bir dizi gönül macerası.
Ancak Anna kendisini bu gönül maceralarından umduğu kadar kolay kurtaramaz. Bitirmek istediğinde, ne kadar zor olduğunu fark eder. Gerilim yükselir ve yalanları kontrolden çıkar. Ahlaki bir sınıra geldiğinde, geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark eder.
Samimi, yoğun ve keskin bir kalemden çıkmış olan bu roman evlilik, cinsellik, sadakat, ahlak ve benlik hakkında unutulmaz bir öykü sunuyor. Şehvet ve aşk, suçluluk ve utanç, bahaneler ve nedenler arasında dolaşırken, Anna Benz okuyucuyu derinden sarsacak bir ikileme sürüklüyor. Kendimizi bulmak için verdiğimiz bu savaşta, onun öyküsü dürüstlük ve güzellikle parlıyor.