Son Osmanlı sadrazamlarından Ahmed İzzet Paşa'nın 1924 yılında tamamladığı hatıratı yakın tarihimize ışık tutan önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır. Bu hatıratta, mütareke dönemi İstanbul'u, İtilâf devletleri ve zaman zaman değişen siyasetleri, Milli Mücadele dönemin en önemli devlet adamının kaleminden akıcı ve çarpıcı bir üslupla anlatılmaktadır. İyi bir gözlemci olan Ahmet İzzet Paşa'nın, olayları geniş bilgi, tecrübe ve düşüncelerini katarak yorumladığı bu eserde gelecek nesiller için de çıkartılacak çok önemli dersler vardır.
Hatıratında Ahmet İzzet Paşa, Ankara'nın Milli Mücadele'deki hizmetlerinin çok büyük olduğunu, ancak bu mücadelede İstanbul'un da yardımlarının unutulmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Son Osmanlı hükümeti zamanında İstanbul'daki depolarda bulunan çok sayıda silah ve cephane Anadolu'ya kaçırılmış, hükümet merkezindeki yabancı silah firmalarına açıkça siparişler verilmiş, yüzlerce yetenekli genç subay kolaylıkla Anadolu'ya geçirilmiştir. Nihayet, nezaret ve dairelerde askerİ ve siyasi bütün faydalı bilgiler hızla Anadolu'ya iletilmeye çalışılmıştır.
Vatan ve millete hizmetten başka hiçbir düşüncesi olmamış olan bu büyük asker, daha sonra işe yaramaz bir kAğıt parçası gibi bir kenara atılmayı kabul edememiş, Adeta uğramış olduğu haksızlık ve iftiralara karşı cevap olmak üzere Feryadım adını verdiği bu hatıratı kaleme almıştır. Hadiseleri tahlil ederken insan ve şahsiyet faktörünü ön plana çıkaran Ahmet İzzet Paşa, hatıratının hemen her bölümünde devletin ve milletin içine düşmüş olduğu felaketler ve bu felaketlere mani olamayışının derin üzüntüsü içerisindedir. Bu eser, aynı zamanda çöküşe doğru uzanan yolda Osmanlı Devleti'nin kaderine ağlayan bir büyük asker ve devlet adamının feryadıdır.
Son Osmanlı sadrazamlarından Ahmed İzzet Paşa'nın 1924 yılında tamamladığı hatıratı yakın tarihimize ışık tutan önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır. Bu hatıratta, mütareke dönemi İstanbul'u, İtilâf devletleri ve zaman zaman değişen siyasetleri, Milli Mücadele dönemin en önemli devlet adamının kaleminden akıcı ve çarpıcı bir üslupla anlatılmaktadır. İyi bir gözlemci olan Ahmet İzzet Paşa'nın, olayları geniş bilgi, tecrübe ve düşüncelerini katarak yorumladığı bu eserde gelecek nesiller için de çıkartılacak çok önemli dersler vardır.
Hatıratında Ahmet İzzet Paşa, Ankara'nın Milli Mücadele'deki hizmetlerinin çok büyük olduğunu, ancak bu mücadelede İstanbul'un da yardımlarının unutulmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Son Osmanlı hükümeti zamanında İstanbul'daki depolarda bulunan çok sayıda silah ve cephane Anadolu'ya kaçırılmış, hükümet merkezindeki yabancı silah firmalarına açıkça siparişler verilmiş, yüzlerce yetenekli genç subay kolaylıkla Anadolu'ya geçirilmiştir. Nihayet, nezaret ve dairelerde askerİ ve siyasi bütün faydalı bilgiler hızla Anadolu'ya iletilmeye çalışılmıştır.
Vatan ve millete hizmetten başka hiçbir düşüncesi olmamış olan bu büyük asker, daha sonra işe yaramaz bir kAğıt parçası gibi bir kenara atılmayı kabul edememiş, Adeta uğramış olduğu haksızlık ve iftiralara karşı cevap olmak üzere Feryadım adını verdiği bu hatıratı kaleme almıştır. Hadiseleri tahlil ederken insan ve şahsiyet faktörünü ön plana çıkaran Ahmet İzzet Paşa, hatıratının hemen her bölümünde devletin ve milletin içine düşmüş olduğu felaketler ve bu felaketlere mani olamayışının derin üzüntüsü içerisindedir. Bu eser, aynı zamanda çöküşe doğru uzanan yolda Osmanlı Devleti'nin kaderine ağlayan bir büyük asker ve devlet adamının feryadıdır.